Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales, ABD destekli silahlı kuvvetlerin baskısı üzerine ülkede barışın sağlanması için istifa ettiğini duyurmuştu. Latin Amerika'nın en uzun süre görevde kalan ve ilk yerli devlet başkanı olan Evo Morales, Bolivya'yı 14 yıl yönetti.
Morales, Anayasa Mahkemesi'nin devlet başkanlığı süresini kısıtlayan yasada değişiklik yapmasıyla Ekim 2019 seçimlerinde dördüncü defa devlet başkanlığı için yarıştı.
Morales seçimi ilk turda kazandığını iddia etse de, seçimlere yolsuzluk karıştığını iddia eden muhalefetin büyük tepkisini çekti. Morales'in rakibi Carlos Mesa adaletsizlik yapıldığını savundu ve ülke haftalarca sokak gösterilerine sahne oldu. Protestocuların çağrılarına haftasonu Genelkurmay Başkanı da "İstikrarın sağlanabilmesi için Devlet Başkanı istifasını vermeli" açıklaması da eklendi. Morales, 10 Kasım'da televizyonlardan canlı yayınlanan konuşmayla istifa ettiğini duyurdu. Morales'in siyasi kariyeri, ülke ve Latin Amerika tarihi açısından önemli görülen birkaç dönüm noktasıyla inşa edildi.
Evo Morales, ülkenin batısındaki Oruro bölgesinde doğdu. Ailesi bölgenin en geniş yerli ailelerinden olan Aymara ailesiydi.
İlk siyasi deneyimi, koka ağacı üreticilerinin oluşturduğu bir sendikayla başladı. Kokain üretiminde kullanılan koka, binlerce yıl And Dağları'nda dini amaçlarla, hastalıklarla mücadelede ve hafif uyarıcı etkisinden faydalanmak için kullanılırdı.
Morales devlet başkanlığına ilk olarak 2002 yılında aday oldu. Vaatlerinin başında Bolivya'nın yerli halkının ülke yönetimindeki çıkarlarını koruma ve savunma geliyordu. Yerli halk yüz yıllar boyunca yabancılaştırılmış ve ayrımcılığa uğramıştı.
Morales'in vaatleri, devlet başkanlığına ilk adaylığında beklediği başarıyı getirmedi ama ikinci denemesinde, Aralık 2005'te sandıktan birinci çıkıp devlet başkanı oldu.
İktidara geldiğinde yaptığı ilk işlerden biri yeni anayasa üzerinde çalışmaktı. Yeni anayasa Bolivya'yı 'çok uluslu' ve ülkenin farklı etnik gruplarını da daha iyi yansıtması için 'laik' devlet olarak tanıdı.
Morales, koka çiftçilerinin hakları için de mücadele etmeye devam etti. Koka yetiştirmenin yasal statüsünü korudu ve ABD'nin koka üretiminin tamamen durdurulması baskısına rağmen ticaretinin yapılabilmesi için de yeni düzenlemeler devreye soktu.
Amerikalı yetkililer, Devlet Başkanı Morales'i kokain üretiminin ve kaçakçılığının önüne geçmemekle suçladı. Morales ise, kokain üretimiyle mücadele ettiğini savundu ama dini ve kültürel gerekçelerle az miktarda koka yetiştirilmesine izin verdiğini söyledi. Morales'in ABD ile ilişkileri devlet başkanlığı boyunca gergindi.
Morales, 2008 yılında ABD'nin Sucre Büyükelçisi Philip Goldberg'i, hükümetine karşı komplo kurmakla suçlayıp sınır dışı etti ve ABD'nin Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi'nin Bolivya'daki operasyonlarını askıya aldı.
Evo Morales, 2013'te ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı'nın da faaliyetlerini 'muhalefeti desteklediği' gerekçesiyle durdurdu.
Morales, Güney Amerika'da 2000'li yılların başından bu yana iktidarda olan solcu liderlerin oluşturduğu 'pembe döngü' olarak bilinen dönemin parçasıydı. Kıtadaki solcu liderlerin çoğu son yıllarda muhafazakâr hükümetlere geçti.
Sosyalist lider Morales, iktidar geldikten kısa bir süre sonra kendi maaşında ve kabinesindeki bakanların maaşında kesintiye gitti. Ülkenin petrol ve gaz sanayiini yeniden kamulaştırma süreci başlattı. Gelir vergilerindeki artış Bolivya'nın kamu harcamalarını ve ülkedeki döviz rezervlerini artırmaya yardımcı oldu. Morales yönetimi, kamu projelerine ve yoksullukla mücadelede toplumsal programlara yatırımları artırdı. Morales iktidara geldiğinde yoksulluk 2006'daki %38 seviyesinden, 2018'de %17'ye düştü. Ama muhalefet, son iki yılda yoksulluğun yeniden yükseldiğini söylüyor.
Bolivya'daki orta sınıf arasında, Morales'in sol siyasetini 'fazla radikal' bulanlar oldu.
Muhalefet iktidarın yolsuzlukla da mücadelede zayıf kaldığını savunuyordu. Bolivyalıların birçoğu, yolsuzluğun Ekim 2019 seçimlerinde ülkenin en büyük sorunlarından biri olduğuna dikkat çekiyordu. Morales'in en büyük yenilgilerinden biri olarak, Şili'nin Bolivya'ya deniz erişimi sağlamaması gösterildi.
Ülke, Büyük Okyanus'a (Pasifik) erişimi 1884'te Şili ile girilen savaşın sonucunda kaybetti. Bolivya'nın o tarihten bu yana deniz erişimi için mücadelesi sürüyor. Birçokları için bu mesele 'bir onur meselesi'.
Bolivya, kaybettiği deniz erişimi hakkını yeniden almak için 2018'de Uluslararası Adalet Divanı'na yaptığı başvurudan da sonuç alamadı. Morales'in halka 'zafer çok yakında' diye vaatte bulunduğu Divan başvurusunun başarılı olamaması destek kaybetmesine de neden oldu.
Evo Morales, birçok uluslararası iklim konferansında konuşma yaptı, her defasında da 'Doğa Ana'ya saygı duyulması' çağrısında bulunuyordu.
Ama doğaya saygı ile ekonomik kalkınma arasındaki dengeyi tutturmakta her zaman başarılı olamadı.
Devlet Başkanlığı'nın en tartışmalı konularından biri Amazonları geçecek büyük bir yol inşası planı oldu. Yerli halk, yol projesinin ormanların yasa dışı kesimine neden olacağını ve topraklarının gasp edilmesinin önünü açacağını savunuyordu.
Morales'in bu projesine karşı çıkanlar 2011'de sokaklara döküldü. Projeyi 2017'de raftan yeniden çıkaran Morales uluslararası toplumun kaygılarını 'sömürgeci çevreciliğin bir şekli' olarak niteliyordu.
Bolivya'da son olarak ülkenin doğu bölgesini saran yangınlara karşı sokaklara dökülen protestocular hükümet karşı gösteriler düzenledi.
Protestocular, Morales'in 'kontrollü yangın' olarak bilinen düzenlemeye son vermesi çağrısında bulundu. Bu uygulama çiftçilerin ekinlerini daha geniş alana yayabilmelerine yardımcı olduğu için vardı.
Yangınlara tepki gösterenlerin ellerinde Morales'in 2016 referandumunun sonuçlarını görmezden gelmekle suçlayan pankartlar vardı. 2016'da referanduma açılan konu, Bolivyalıların devlet başkanlığı süresinin uzatılıp uzatılmamasıydıo.
Çoğunluk 'Hayır' dese de, Morales'in partisi konuyu Anayasa Mahkemesi'ne taşımıştı ve devlet başkanlığı süresini kısıtlayan yasada değişikliğe gidildi. Muhalefet, Morales'in halkın iradesine karşı çıkıp iktidarda kalma hevesinde olduğunu söylüyordu. Morales ise sözünü verdiği reformların gerçekleşebilmesi için daha fazla zamana ihtiyacı olduğunu savunuyordu.
Ama Ekim 2019 seçimlerindeki başarısını tartışmalı bulanlar, tepkilerini sokaklara yansıttı. Haftalarca süren sokak gösterileri sonunda ise Morales istifaya zorlandı.
Bolivya'da 20 Ekim'de yapılan seçimlerden sonra başlayan protesto gösterilerine polisler de dahil olmuştu. Bunun üzerine 4'üncü kez Devlet Başkanı seçilen Evo Morales, darbe girişimi olduğunu açıklayarak halkı darbe girişimi karşısında demokrasiyi barışçıl bir şekilde müdafaaya çağırmıştı.
Evo Morales ise polislerin göstericilere katılmasından sonra darbe çağrılarının yapılması üzerine, halkı darbe girişimi karşısında demokrasiyi barışçıl bir şekilde müdafaaya çağırmıştı. 11 Kasım'da Bolivya'da yapılacak ve yüz binlerce insanın katılmasının beklendiği dev yürüyüş öncesinde Morales, görevi bırakmasını isteyenlere, "istifa etmeyeceğim" diyerek rest çekmişti.
Polis protestolarının artması üzerine Savunma Bakanı Javier Zavaleta ise, "Devlet Başkanı Evo Morales ve hükümetimiz, silahlı kuvvetlere hiçbir koşulda sokaklarda herhangi bir askeri operasyon yapılmayacağına dair kesin bir emir verdi" açıklamasını yapmıştı.
ABD destekli Bolivya Silahlı Kuvvetleri Genel Kurmay Başkanı Williams Kaliman, okuduğu bildiriyle Devlet Başkanı Evo Morales'in istifasını istemişti. Morales, ordunun istifasını istemesi üzerine ülkede barışın sağlanması için başkanlık görevini bıraktığını duyurmuştu.
Son Dakika › Dünya › İstifaya zorlanan Bolivya Devlet Başkanı Eva Morales kimdir? - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?