Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısından dört gün sonra İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve siyasi rakibi Benny Gantz birlikte bir odaya girdi ve yan yana oturdu. Henüz 1400 kişinin öldürüldüğü saldırının boyutları tam olarak net değildi.
İki siyasetçi henüz bir acil durum savaş kabinesi kurduklarını duyurmuştu ve uzun süre sonra İsrail ulusu ilk kez kenetlenmişti.
Aylardır devam eden protestolarda derin bir kutuplaşma yaşayan ülke halkının büyük çoğunluğu böyle bir birlikteliği talep ediyordu.
Yeni hükümet bir birlik görüntüsü vermenin yanında ülkenin düşmanlarına da açık mesajlar yolladı. Ancak İsrail’in siyasi yelpazesinin tüm önemli figürleri o masada yer almadı.
En büyük muhalefet partisinin lideri olan Yair Lapid, Netanyahu’nun aşırı sağ partilerle olan bağını koparma çağrısını kabul etmemesi üzerine, o da Başbakan’ın savaş hükümetine katılmayı reddetti.
Ülkenin elit komando birliklerinden birinden emekli olan Yarbay Ron Sharf, Hamas’ın saldırı haberini aldığında ailesiyle Dubai’de tatildeydi.
“Silah Arkadaşları” isimli bir grubun kurucuları arasında olan Sharf, WhatsApp mesajlarının saat 6.30’ta gelmeye başladığını anlatıyor.
Bu Netanyahu hükümetinin çok eleştirilen yargı reformu adımına karşı kurulan ve protestolara katılan, emekli askerlerin üyesi olduğu bir oluşumdu.
Sharf grubun diğer liderleri ile sabah saat 8’de bir video konferans yaptıklarını ve tüm üyeleri tereddütsüz şekilde göreve çağırdıklarını söylüyor:
“Silah Arkadaşlığı grubundaki üyelerin çoğu ordunun farklı birimlerinde görev yapmıştı ve (Netanyahu’nun) söz konusu yargı girişimi sonrası yedek askerliğe gönüllü olma hallerini askıya almışlardı. Devlet ve askerler arasındaki kontrat bozulmuştu”
Ancak Sharf için bu durum farklıydı.
Motorlu Hamas militanlarının İsrail yollarında olduğunu gördüğünde bunun farklı bir olay olduğunu düşündü.
“Yedeklerimiz hemen birliklerine geçti. Çağrımayanlar da saatler içinde Tel Aviv’de kurulan sivil komuta merkezine geldi.”
Bazı İsraillilerin, başbakanın yeterliliğini sorgulamakla haklı olduğunu söyleyen Sharf, bunun “tartışma zamanı olmadığını” kaydediyor:
“Ne olduğunu unutmuş değiliz. Hesap sormak için doğru zaman gelecek elbette. Ama şu anda, güvenlik güçleri savaştayken ülke birlik olmak zorunda.”
Ancak bazıları onun kadar sabırlı değil.
Birçok İsrailli hemen cevap verilmesini istiyor ve bu zorlu zamanda Netanyahu’nun ülkeye liderlik yapma yeterliliğini sorguluyor.
İsrail Hamas savaşının üzerinden üç hafta geçmişken Başbakan Netanyahu X’ten (Eski adı Twitter) bir paylaşımda bulundu ve Hamas’ın niyetleri konusunda kendisine “uyarıda bulunulmadığını” savundu.
Aynı paylaşımda, “Aksine, İsrail ordusu istihbaratı ve İsrail iç istihbarat kurumu (Şin Bet), Hamas’ın caydırıldığını ve bir anlaşma istediğini değerlendiriyordu” mesajını verdi.
Bu paylaşıma karşı oluşan tepki hızlı ve ortak oldu. Netanyahu’nun savaş durumundaki güvenlik güçlerini parmakla işaret ederek suçladığı görüşü hakim olmuştu.
Başbakan bu paylaşımı saatler sonra sildi ve özür diledi belki ama koltuğu hasar almıştı. Birçok kişi bu davranışı ve paylaşımı, sorumluluktan kaçma ve uzun vadede 7 Ekim’in olası sonuçlarını savuşturma çabası olarak yorumladı.
Eyal Waldman, Netanyahu’nun paylaşımının mide bulandırıcı olduğunu ve hemen görevi bırakması gerektiğini savunuyor.
Waldman’ın bir süre önce sattığı şirketi, Gazze Şeridi’nde de iki düzine Filistinli çalışanı da olan başarılı bir teknoloji firmasıydı.
24 yaşındaki kızı Danielle ve partneri Noam Shai, Hamas saldırısı sırasında Supernova müzik festivalindeydi. Eyal 48 saat içinde ülkeye dönmüş, silahlı olarak festival alanında kızının izini sürüyordu:
“Hamas 20’den fazla topluluğun yaşadığı alanı kontrol altına almıştı. Ordumuz büyük baskı altındaydı ve kimseye bel bağlayamazdım. Kızımı kurtarmak istedim.
“Arkadaşlarına ait aracın izini sürdük. Mermilerle delik deşikti. Hayatta olabileceğine dair halen umudum vardı. Gazze’ye kaçırıldığını kabul etmeye de hazırdım.”
İki gün sonra çalan kapı, kızının öldüğü haberini verdi:
“İnsanları öldürdüler, işkence ettiler. Yağma yaptılar ve insanları kaçırdılar. Hamas’ı ve İslami Cihad’ı tamamen yok etmeliyiz. Tamamen ortadan kaldırılana kadar duramayız, tıpkı Batı’nın IŞİD’e yaptığı gibi…”
“Ben Gazze’de, Hebron’da ve Rawabi’de Filistinlilere iş verdim. Gazze’de bir saha hastanesi için bağışta bulundum. İsrailli ve Filistinlilerden oluşan bir barış girişimine liderlik ettim. Bir köprü kurulması için çok fazla şey yaptım.
“Birbirini öldürmeye devam etmenin bir anlamı yok. Bunu Filistinliler de anlamalı. Barış yapacağız ama önce Hamas’ı yok etmeli ve savaşı kazanmalıyız.”
Eyal Başbakan Netanyahu’nun bu görev için doğru kişi olmadığını düşünüyor ve devam ediyor: “İsrailliler Netanyahu’nun değil ordunun arkasıda birleşti. Netanyahu bu görev için yeterli değil.”
Anshel Pfeffer, liberal bir gazete olan Haaretz’te yazıyor ve şu analizi yapıyor:
“İsrail’de bir iç kültür ve kimlik mücadelesi var. Bu mücadele, ülkenin, kimilerine göre liberal ve dışa açık kesimleri ile daha sağda yer alan dindar kesimleri arasında yaşanıyor.”
Benim İsrail’im isimli bir hareketin yöneticisi olan Sara Haetzni-Cohen, “Bu yeni bir durum değil ama Netanyahu bu ayrılığı siyasi hedefleri için daha da körükledi.” değerlendirmesini yapıyor.
Cohen İsraillilerin şu anda Netanyahu’ya konsantre olmaması gerektiğini savunuyor:
“Herkes bedelini ödeyecek, herkes. Siyasetin tepesi, güvenlik birimlerinin başları dahil ama önce kazanmaya odaklanmalıyız.”
Haetzni-Cohen Netanyahu’nun siyasi kariyerini bitirmek zorunda kalacağını savunuyor ancak mevcut savaş ortamında birlik hükümetinin çok önemli olduğunu ve bu birliğin Netanyahu çevresinde olduğunu savunuyor:
“Gazze’ye karşı ortak bir algıları vardı. Benny Gantz, Savunma Bakanı’yken, Gazzeli Filistinlilerin, tarım alanlarında çalışmasına izin verdi. Bu tarım çalışanlarından bazılarının Hamas için istihbarat topladığı biliniyor.”
Shin Bet bu iddiayı BBC’ye doğruladı.
Ulusal yayın yapan Maariv gazetesinin yaptığı kamuoyu araştırmasına katılanların yüzde 80’i, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun güvenlik başarısızlığının sorumluluğunu alması gerektiğini savunuyor.
Aynı araştırmada, bugün bir seçim yapılsa, Gantz liderliğinde bir ittifakın çoğunluğu elde edeceği görülüyor.
Bu bulgular, savaş zamanlarında oluşan siyasi atmosferin tersine bir durumu gösteriyor.
Eski ABD Başkanı George W Bush’a, 11 Eylül saldırıları sonrası kamuoyu desteği büyük bir zıplama göstermişti.
Maariv’in 27 Ekim’de yaptığı bir başka kamuoyu araştırması, hemen bir kara harekatına neredeyse yarıya yakın bir oranda karşı çıkıyor ve beklenmesini istiyor.
İsrailliler, bu kadar rehine varken Gazze’ye yönelik bir kara harekatının doğru olup olmayacağını tartışıyor.
Birçok rehine yakını aile, rehine pazarlığının en öncelikli olması gerektiğini savunuyor.
Netanyahu kara harekatının rehinelerin bırakılması olasılığı yarattığını savunuyor belki ama İsrail halkı ikiye bölünmüş durumda.
Son Dakika › Dünya › İsrail halkı Netanyahu'nun arkasında mı? - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?