İran'ın Nükleer Programı Tartışma Konusu - Son Dakika
Son Dakika Logo
Dünya
BBC

İran'ın Nükleer Programı Tartışma Konusu

İran\'ın Nükleer Programı Tartışma Konusu
04.07.2025 12:48

İran, UAEA ile iş birliğini askıya aldı; nükleer silah geliştirme endişeleri devam ediyor.

ABD'nin ilk nükleer bombayı patlatmasının üzerinden seksen yıl geçse de bugün İran'ın nükleer programı hâlâ tartışılıyor.

İran, ABD ve İsrail'in Haziran ayında ülkeye deüzenlediği saldırıların ardından Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEA) ile iş birliğini askıya alan bir yasa imzaladı.

ABD ve İsrail, saldırıların İran'ın nükleer silah üretmesini önlemek için gerekli olduğunu söylemişti.

Saldırıların tam olarak ne kadar hasara yol açtığı bilinmiyor.

Elli beş yıl önce yürürlüğe giren ve nükleer silahların yayılmasını sınırlamaya yardımcı olan Birleşmiş Milletler'in Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması (NPT) için ne gibi sonuçlar doğurabileceği ise belirsizliğini koruyor.

Dokuz ülkenin nükleer silahlara sahip olduğu biliniyor.

Peki bunları nasıl elde ettiler ve şimdi başkaları da nükleer silah elde etmeye çalışabilir mi? Türkiye'nin pozisyonu ne?

Kimde nükleer silah var?

ABD, Rusya, İngiltere, Çin, Fransa, Hindistan, Pakistan, İsrail ve Kuzey Kore'nin nükleer silahlara sahip olduğu biliniyor.

İsrail bunu resmi olarak teyit etmeyen tek ülke.

ABD, İkinci Dünya Savaşı sırasında Manhattan Projesi'nin bir parçası olarak silahları gizlice geliştirdikten sonra dünyadaki ilk nükleer güç oldu.

Washington, 1945 yılında silahları yıkıcı bir etkiyle kullandı ve Japonya'daki Hiroşima ile Nagazaki'ye atom bombaları attı.

Japonya, Nazi Almanyası ve İtalya'yı da içeren ve ABD'nin dahil olduğu Müttefik kuvvetlerle savaşan Mihver güçlerinden biriydi.

Patlamaların en az 200 bin kişiyi öldürdüğü tahmin ediliyor. Bu, nükleer silahların çatışmada kullanıldığı tek zamandı.

Silahlanma kontrolü uzmanı Dr. Patricia Lewis, bunun "nükleer silahlanma yarışının gerçek açılış salvosu" olduğunu ve diğer ülkeleri, özellikle Sovyetler Birliği'ni, hem saldırılara karşı caydırıcı olmak hem de bölgesel ve küresel güç gösterisinde bulunmak amacıyla acilen kendi nükleer silahlarını üretmeye yönelttiğini söylüyor.

Sonra ne oldu?

İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin üzerinden iki yıldan az bir süre geçmişti ki Soğuk Savaş başladı.

Bu, ABD ile Sovyetler Birliği ve her iki tarafın müttefikleri arasında 40 yıldan uzun süren ve zaman zaman nükleer çatışmaya dönüşme tehlikesi yaratan küresel bir güç mücadelesiydi.

Sovyetler, İkinci Dünya Savaşı sırasında atom bombası yapma girişimlerine başlamış ve 1949'da başarılı bir test gerçekleştirerek ABD'nin nükleer silahlar üzerindeki tekelini sona erdirmişlerdi. Bundan sonra, her iki taraf da daha da yıkıcı nükleer silahlar geliştirmeye çalıştı.

Sonraki 15 yıl boyunca, üç ülke daha nükleer güç oldu.

1952'de, İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD ile nükleer silah geliştirme konusunda işbirliği yapan İngiltere, ardından 1960'ta Fransa ve 1964'te Çin.

Diğer ülkeler ne zaman nükleer silaha sahip oldu?

1960'lara gelindiğinde, beş nükleer güç kesin bir şekilde oluşmuştu: ABD, Sovyetler Birliği, İngiltere, Fransa ve Çin.

Ancak nükleer silahlı devletlerin sayısının önemli ölçüde artabileceğine dair korkular baş gösterdi.

Buna karşılık, Birleşmiş Milletler nükleer silahların daha fazla yayılmasını önlemek, silahsızlanmayı teşvik etmek ve nükleer enerjinin barışçıl kullanımını kolaylaştırmak için tasarlanmış Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'nı (NPT) ortaya koydu.

Anlaşma 1970'te yürürlüğe girdi, ancak tüm ülkeler imzalamadığı gibi nükleer silahlar da yayıldı.

Hindistan 1974'te, Pakistan ise 1998'de nükleer güç oldu. Her iki ülke de anlaşmayı imzalamamıştı.

İsrail de anlaşmayı hiçbir zaman imzalamadı.

İsrail yetkilileri, anlaşmayı imzalamama nedeni olarak bölgesel tehditlere, gerginliklere ve komşularının çoğunun kendisine karşı düşmanlığına işaret ediyor.

İsrail ayrıca nükleer belirsizlik politikasını sürdürüyor; yani nükleer silahların varlığını ne doğruluyor ne de reddediyor.

Kuzey Kore başlangıçta anlaşmayı imzaladı, ancak 2003'te ABD ve Güney Kore'nin ortak askeri tatbikatlarını suçlayarak geri çekildi. 2006'da bir testte nükleer silah patlattı.

Anlaşmayı imzalamayan diğer tek BM üyesi ise 2011'de kurulan Güney Sudan.

İran'ın nükleer silahı var mı?

İngiltere'deki Leicester Üniversitesi'nde uluslararası siyaset profesörü olan Andrew Futter "bildiğimiz kadarıyla" İran'ın henüz bir bomba üretmediğini söylüyor ve ekliyor:

"Ancak teknik veya teknolojik olarak bunu yapamamaları için gerçek bir neden yok."

NPT'nin imzacısı olan İran, nükleer programının barışçıl olduğunu ve hiçbir zaman nükleer silah geliştirmeye çalışmadığını söylüyor.

Ancak, BM'nin nükleer gözlemcisi UAEA'nın on yıl süren bir araştırması, İran'ın 1980'lerin sonundan 2003'e kadar "nükleer patlayıcı cihaz geliştirmeyle ilgili bir takım faaliyetler" yürüttüğüne dair kanıtlar buldu. Bu tarihte "Amad Projesi" olarak bilinen proje kapsamındaki projeler durduruldu.

İran, 2015'te altı dünya gücüyle nükleer faaliyetlerine kısıtlamalar getirmeyi kabul ettiği ve IAEA müfettişlerinin gözetimine izin verdiği bir anlaşma yaptı. Karşılığında uluslararası yaptırımlardan muaf tutuldu.

Ancak ABD Başkanı Donald Trump, 2018'deki ilk döneminde İran'ın nükleer silah geliştirmesini engellemek için çok az şey yaptığını söyleyerek anlaşmadan çekildi ve yaptırımları yeniden yürürlüğe koydu.

İran, özellikle uranyum zenginleştirmeyle ilgili olanlar olmak üzere, IAEA kısıtlamalarını tekrar tekrar ihlal ederek misilleme yaptı.

12 Haziran 2025'te, IAEA'nın 35 ülkeden oluşan yönetim kurulu, İran'ın 20 yıl sonra ilk kez nükleer silahsızlanma yükümlülüklerini ihlal ettiğini ilan etti.

Ertesi gün, İsrail İran'ın nükleer ve askeri hedeflerine saldırı başlattı.

Daha sonra yakın müttefiki ABD de katıldı ve yeraltı Fordo nükleer tesisi de dahil olmak üzere İran'ın üç nükleer tesisini vurdu.

İsrail'in nükleer silahı var mı?

İsrail nükleer silahlara sahip olduğunu resmi olarak hiçbir zaman doğrulamadı ancak önemli bir cephaneliğe sahip olduğuna dair yaygın bir inanış var.

Ekim 1986'da İsrailli bir nükleer teknisyen olan Mordechai Vanunu, İngiliz gazetesi Sunday Times'a İsrail'in daha önce düşünülenden çok daha büyük ve gelişmiş bir nükleer silah programına sahip olduğuna dair ayrıntıları iletti.

Bunun için İsrail'de 18 yıl hapis yattı ve 2004'te serbest bırakıldı.

Bir düşünce kuruluşu olan Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü'ne (SIPRI) göre İsrail cephaneliğini modernize ediyor.

2024'te İsrail, "nükleer kabiliyetli balistik füzelerinden Jericho ailesiyle ilişkili olabilecek" bir füze tahrik sistemi testi gerçekleştirdi ve SIPRI'ye göre Dimona'daki plütonyum üretim tesisini geliştiriyor gibi görünüyor.

İsrail, bölgesel rakiplerinin nükleer kabiliyetler edinmesini engellemek için askeri olarak harekete geçiyor.

İran'a yönelik saldırılarının yanı sıra 1981'de Irak'taki bir nükleer reaktörü ve 2007'de Suriye'de nükleer olduğu düşünülen bir tesisi bombaladı.

Hangi ülkeler nükleer programlarından vazgeçti?

Brezilya, İsveç ve İsviçre gibi diğer ülkeler nükleer silah inşa etmek için çalışmaya başladılar ancak daha sonra programlarından gönüllü olarak veya dış baskılar nedeniyle vazgeçtiler.

Güney Afrika ise nükleer silahları başarıyla inşa eden ve daha sonra nükleer programını ortadan kaldıran dünyadaki tek ülke.

Bu karar, apartheid rejiminin sonu, bölgesel çatışmaların azalması ve değişen küresel siyasi dinamikler dahil olmak üzere birçok faktörün birleşimi sonucu alındı.

1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra, üç yeni bağımsız devlet - Ukrayna, Belarus ve Kazakistan - nükleer silahları miras aldı ancak bunları bıraktı.

Ukrayna, 1994 Budapeşte Muhtırası uyarınca ABD, İngiltere ve Rusya'dan güvenlik garantileri karşılığında silahlarından vazgeçmişti.

Ancak Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, on yıldan uzun süredir Rus güçleriyle çatışma halinde olan ülkesinin silahlardan vazgeçmesinin kendisine çok az şey kazandırdığını savunuyor.

Kaç nükleer silah var?

Hükümetler nükleer cephaneliklerinin tüm ayrıntılarını nadiren açıklıyor. Bu nedenle her ülkenin tam olarak kaç silaha sahip olduğunu bilmek zor.

Ancak SIPRI'ye göre, nükleer güçler tüm dünyada Ocak 2025 itibarıyla tahmini olarak toplam 12.241 savaş başlığına sahipti ve Rusya ile ABD küresel stokun yaklaşık %90'ını elinde tutuyordu.

Düşünce kuruluşuna göre vadesi geçen savaş başlıklarının yenilenmesi genel olarak yenilerinin konuşlandırılmasından daha hızlı gerçekleşse de bu eğilimin "önümüzdeki yıllarda" tersine dönmesi muhtemel.

Daha fazla ülke nükleer silah üretebilir mi?

Futter, İran nihayetinde bir nükleer silah geliştirirse, Ortadoğu'daki diğer ülkelerin, özellikle Suudi Arabistan'ın kendi silahlarını geliştirmeyi deneyebileceğini düşünüyor:

"Sanırım Suudi Arabistan şu anda nükleer bir kapasite istemediğini oldukça açık bir şekilde belirtti, ancak nükleer silahlı bir İran oyunu tamamen değiştirir.

"Bunun ne kadar hızlı veya kolay yapılacağı başka bir soru."

Dr. Lewis, İran'ın NPT'den çekilme riskinin "yüksek" olduğunu ve bunun da diğerlerinin ayrılma olasılığını artıracağını söylüyor. Bunun anlaşma için bir darbe olacağını ancak ölümcül olmayabileceğini düşünüyor.

Ancak diğer devletler nükleer silah üretmeye karar verseler bile, özellikle sıkı bir şekilde kontrol edilen zenginleştirilmiş uranyum veya silah sınıfı plütonyum edinimi gibi üstesinden gelinmesi gereken önemli zorluklar olduğunu ekliyor.

Ayrıca mali yükü de vurguluyor.

"Bu iş pahalı ve yıllar alıyor, özellikle de gizlice yapılırsa. Ancak bu, Kuzey Kore ve Pakistan gibi daha fakir ülkeleri durdurmadı."

Türkiye'nin pozisyonu ne?

Türkiye, Nükleer Silahların Yaygınlaşmasını Önleme Antlaşması'nı 1980'de imzaladı.

Türkiye ayrıca, her türlü nükleer infilakı yasaklayan Kapsamlı Nükleer Test Yasağı Anlaşması'na da 1999'da imza attı ve halen bu anlaşmaların tarafı.

Bununla birlikte Türkiye NATO şemsiyesi altında Amerika'nın sağlamış olduğu nükleer caydırıcılıktan faydalanıyor.

Bu kapsamda Amerikan taktik nükleer bombalarının da farklı üslerde konuşlandığı düşünülüyor.

Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) Direktörü Sinan Ülgen'e göre bunların sayısı tam bilinmemekle beraber 70'in altında olduğu değerlendiriliyor.

Ülgen, NATO şemsiyesindeki nükleer caydırıcılık konusunda ABD kaynaklı bir güven erozyonu durumunda Türkiye'nin böylesi bir arayışa girebileceğine işaret ediyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu konudaki en net açıklamalarından birini 2019'da yaptı.

Erdoğan İsrail'in elinde nükleer silah olduğuna işaret ederek "Birlerinin elinde nükleer başlıklı füze var, bir tane iki tane değil … Ama benim elimde nükleer başlıklı füze olmasın! Ben bunu kabul etmiyorum" dedi.

Aynı açıklamada, "Nükleer güce sahip ülkelerin, Türkiye'nin nükleer silahlara sahip olmasını yasaklamalarının kabul edilemeyeceğini" de söyledi.

Erdoğan'ın konuşmalarını yayımlayan resmi cumhurbaşkanlığı sitesi konuşmanın bu kısmına yer vermemişti.

Hükümetin bu konu ile ilgili bilinen somut bir adımı yok.

BBC Türkçe'ye konuşan Ülgen "Bu çok zor bir yol. Çünkü Türkiye NPT anlaşmasına taraf. Bu anlaşma dahilinde olan ülkeler kendi nükleer silahını yapamıyor" hatırlatmasını yapıyor.

Ülgen Türkiye'nin böyle bir adım atması halinde "NATO içerisinde sağlanamayacak bir nükleer caydırıcılık arayışında olduğunu telaffuz etmiş olacak" yorumunu yapıyor.

Türkiye'nin ilk nükleer güç santrali Mersin'deki Akkuyu'nun birinci ünitesinin açılışının 2025'te olması bekleniyor.

20 milyar dolarlık proje, çoğunluğu Rus sermayeli olan ancak Türkiye kanunlarına tabi Akkuyu Nükleer AŞ tarafından yürütülüyor.

Aynı zamanda, Sinop ve Kırklareli' de de nükleer santral kurma planları var.

Nükleer silah elde edebilmek için zenginleştirilmiş uranyum veya plütonyum elde etmek gerekiyor.

Akkuyu'da böyle bir altyapı bulunmuyor.

EDAM Direktörü Ülgen, Türkiye'nin yakıt imal etmek için "herhangi bir yatırım yapmadığını ve böyle bir planlama olmadığını" vurguluyor.

Kaynak: BBC

Son Dakika Dünya İran'ın Nükleer Programı Tartışma Konusu - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
BBC

Advertisement