'Şam'da namaz kılma hayalleri vardı'
Türkiye'nin bir dönem hüküm sürdüğü Orta Doğu'daki etkisinin, Osmanlı'nın emperyal tarihi nedeniyle her zaman kısıtlı kalacağını belirten Gardner, makalesinde şunları yazdı:
"Türkiye'nin Batılı müttefikleri, ABD ve AB, zor zamanlarda Ankara'yı Orta Doğu'da güvenilir bir pusula olarak gördü. Ama artık o pusula kontrolsüz bir şekilde dönüp duruyor. Türkiye hem komşularıyla hem de Batı'yla kötü ilişkiler içinde, tarihi rakipleri olan Rusya ve İran'a bağımlığa sürükleniyor.
"Erdoğan'ın Şam'da namaz kılma hayali vardı. 2011'de 'Arap Baharı' sırasında Tunus, Mısır ve Libya'da bir 'rock star' turuna çıkan Erdoğan, İslam dünyasında Müslüman Kardeşler'e güveniyordu.
"Fakat 2013'te rüzgar değişti. Mısır'da geniş destek alan bir darbe Müslüman Kardeşler'i iktidardan indirdi, Tunus'ta İslamcılar koalisyon hükümetinden ayrıldı, Libya ise kabile savaşları ve cihatla bölündü. Obama hükümeti de Suriye'de Esad'ı bombalamamaya karar verdi ve Türkiye'nin desteklediği Sünni İslamcı isyan güç kaybetmeye başladı.
'Erdoğan ve danışmanları Türkiye'nin gücünü fazla sandı'
"Erdoğan ve neo-İslamcı danışmanları Türkiye'nin gücünü olduğundan daha fazla sanmışlardı. Orta Doğu girdabına kapılan Türkiye, sınırında ve içinde şiddet olaylarıyla karşılaştı.
"Bir dönem geniş çaplı bölgesel hedefleri ve politikaları olan Türkiye'nin dış siyaseti yalnızca sınırındaki Kürt milislerin daha fazla toprak kazanmasının önüne geçmeye indirgendi.
"Türkiye bu durumdan o kadar rahatsızdı ki, devletin ajansı (Anadolu Ajansı) Suriye'de Kürtlerin kontrolünde bulunan topraklardaki Amerikan üslerinin yerlerini yayınladı.
"Bölgede son olarak Suudi Arabistan ile Türkiye'nin son ideolojik ruh eşi Katar arasında kriz çıktı. Bu da Sünni dünyanın lideri olmak isteyen Erdoğan'ın önünde bir engel. Bu kriz Türkiye'nin zayıf noktalarını artırabilir.
"Suriye'de ise El Kaide'nin eski şubesinin oluşturduğu Heyet Tahrir El Şam, Türkiye'nin desteklediği Ahrar el-Şam örgütünü zorla ele geçirdi. Yeterince kaygı verici olan bu gelişme Türkiye'nin bölgedeki rakiplerinin manipüle etmek istemesi durumunda Türkiye için ciddi bir bela olabilir."
Financial Times'ın Dubai'deki muhabiri Simeon Kerr, "Ekonomik bağlar Katar gerilimine üstün geldi" başlıklı makalesinde Türkiye'nin Arap ülkeleriyle ticari ilişkilerini inceledi.
Suriye'deki savaşın Türkiye'nin Orta Doğu'yla kara ticaretini önemli oranda azalttığını belirten Kerr, savaşa ve sonrasında Katar krizine rağmen Körfez ülkelerinden Türkiye'ye gelen turist sayısında önemli bir artış olduğunu, 2017'nin ilk 6 ayında önceki yılın ilk 6 ayına kıyasla yüzde 26'lık bir artış yaşandığını yazdı.
Kerr makalesinde şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye'nin Katar krizine dahil olması Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin Körfez'de 'Osmanlı yayılmacılığına' izin vermeyeceklerini söylemesine yol açtı.
"Fakat analistlere göre, Katar krizi endişelere rağmen Türkiye ile Körfez ülkeleri arasındaki ticareti etkilemedi. ABD'deki Körfez Ülkeleri Enstitüsü'nden Hussein Ibish'in söylediği gibi, iki taraf da sözleşmelerine sadık davranıyor."
'Bankacılık sektörü canlı'
Gazetenin yatırım bankacılığı muhabiri Laura Noonan da "Canlı bankalar Körfezli talipleri çekiyor" başlıklı bir makale yazdı.
Türkiye'nin ekonomik geleceğinin belirsiz, enflasyonunun çift haneli, parasının geçen yıla kıyasla yüzde 17 değersizleşmiş olmasına rağmen bankaların canlı olduğunu ve iç piyasaya odaklandığını yazan Noonan, bankacılık sektörünün ülke içine odaklanmasının ülkedeki diğer sektörlerle tezat oluşturduğunu vurguladı.
Noonan uzmanlara göre Türkiye'deki bankaların borç verme kapasitesinin Körfez ülkelerindeki bankalara yaklaşamayacağını belirtirken şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye'deki büyük bankaların karları artışta. Fibabanka'nın Türkiye'deki yatırımlarını yöneten Selçuk Yorgancıoğlu'na göre Türkiye nüfusunun yüzde 40'ının bugüne kadar banka hesabı olmamış. Yorgancığlu, Türkiye'deki kırılganlığın yeni bir durum olmadığını, 100 yıldır kırılgan olduğunu söylüyor.
" Garanti Bankası'ndan Batuhan Tufan'a göre ise Türkiye'deki bankalar kurdaki şoklara karşı korunmayı sıkı kurallar sayesinde başardı. Türkiye'de bankalar bireysel müşterilerine döviz cinsinden kredi veremiyor.
"Türkiye'nin uzun vadeli görünümü ise karışık. Moody's Türkiye'ye negatif görünüm verirken 'yerel siyasi, güvenlik ve jeopolitik riskleri' gerekçe olarak gösteriyordu. Düşük ekonomik büyüme ve yüksek enflasyon öngören Moody's, 2017 büyüme beklentisini yüzde 2,6'dan 3,4'e çıkarsa da bu 2010-15 ortalaması olan yüzde 7,4'ün çok gerisinde."
Gazetenin özel ekinde konuk yazar Burhan Wazir de Türkiye'deki helal turizmi inceleyen bir makale kaleme aldı.
"Helal tatiller Müslüman turist sayısını artırıyor" başlıklı makalede Türkiye'nin Orta Doğu'dan çektiği turist sayısının 2011'de 2,1 milyondan 2015'te 3,7 milyona çıkardığı belirtildi.
Bu artışa rağmen Türkiye'de "helal turizm akreditasyon mekanizmasına" ihtiyaç olup olmadığının sektör içinde tartışıldığına dikkat çeken Wazir, bu mekanizma ile konaklama, ulaşım, turizm ve yemek şirketlerinin helallik seviyelerinin derecelendirilebildiğini yazdı.
İngiltere'de Müslümanlara yönelik lüks turizm hizmetleri veren Serendipity Tailormade şirketinin direktörü Nabeel Shariff'in, müşterilerinden bu yönde bir talep olduğuna yönelik sözlerinin aktaran Wazir, makalesinde şunları yazdı:
"Shariff'e göre helal turizme yönelik bir akreditasyon mekanizması liberal Müslüman turistleri kaçırabilir.
"Helal turizm sektörü dünya çapında hızla büyüyor. Bu talep için Müslüman dostu sahil otelleri yayılıyor.
"Türkiye de böyle sahil otelleri için en gelişmiş pazar.
"HalalBooking.com sitesinin pazarlama müdürü Ufuk Seçgin, helal turistlerin açık ve kapalı havuzlar ile spalarda haremlik selamlık uygulaması istediğini, restoranlarda ise bu uygulamanın olmamasını istediklerini, bunun yerine alkol yasağı istediğini söylüyor.
"Dubai Ticaret Odası'nın yaptığı bir araştırmaya göre küresel İslami seyahat harcamalarının yüzde 40'ı Suudi Arabistan, İran, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Kuveyt'ten geliyor.
"Türkiye de Müslüman turistler için Malezya'nın ardından en popüler ikinci durak."
Özel ekte Financial Times Enerji Editörü Andrew Ward, Türkiye'nin enerji politikasını inceleyen bir makale yazdı.
"Enerji güvensizliğinden kaynaklanan arz arayışı" başlıkla makalede Ward "Coğrafya Türkiye'ye Avrupa, Arap dünyası ve Asya arasında çok stratejik bir konum bahşetmiş ama doğal kaynak dağıtırken bu kadar bonkör davranmamış" ifadelerini kullandı ve Türkiye'nin enerji ithal etme ihtiyacına odaklandı.
Türkiye'nin enerji ihtiyacının dörtte üçünü dışardan sağladığını ve bu alanda da çoğunlukla Rusya gazına bağımlı olduğunu belirten Ward, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Akdeniz ve Kuzey Irak'ta yeni kaynaklara erişerek arz çeşitliliği sağlamayı hedeflediğini öne sürdü.
Ward makalesine şöyle devam etti:
"Türkiye'nin bu kaynaklara erişmesi ise ekonomik ve jeopolitik riskler içeriyor.
"Doğu Akdeniz İsrail, Mısır ve Kıbrıs arasında üçe bölünmüş durumda ve hepsinin hem Türkiye ile hem de birbirleriyle karmaşık ilişkileri var.
"Kuzey Irak gazı ise yıllardır savaşın içinde olan bölgedeki istikrarsızlık ve Kürt halkının ayrılıkçı arzularından kaynaklanan risklere açık.
"Türk enerjisi üzerine bağımsız analist olan Garth Winrow, 'Değerlendirmeye almak gereken o kadar çok faktör var ki, bu meseleler kokteylini hesaba katınca iyimser olmak zor' diyor.
"Kısa süre önce Rus enerji grubu Rosneft, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile bir boru hattı için görüşmelere başladığını ve sene sonuna kadar anlaşma imzalamayı planladığını açıkladı. Yeni arzlar yaratacak olsa da bu durum Türkiye'nin Rusya'nın enerji pazarındaki arz kontrolünden kurtulmasının ne kadar zor olduğunu gösteriyor."
Ekte Halkbank, Akbank ve Katar Ulusal Bankası'nın (QNB) reklamları da yer aldı. Financial Times eke, reklamverenlerinin içerik üzerinde etki sahibi olmadığına yönelik bir uyarı da düştü.
Son Dakika › Dünya › Ft'den Türkiye - Arap Ülkeleri İlişkilerine Özel Dosya: Ankara'nın İttifakları Eleştiriliyor - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?