İskoçya'nın Glasgow kentinde gerçekleştirilen 26. BM İklim Değişikliği Konferansı'nda (COP26) ülkeler tartışmalı bir sürecin sonunda bir anlaşma metni üzerinde uzlaştılar.
Siz de bu yüzden Glasgow İklim Anlaşması'nın hayatlarımıza nasıl temas edeceğini merak ediyor olabilirsiniz. COP26'da alınan kararların günlük işleyişi nasıl değiştirebileceği ile ilgili satırbaşlarını derledik.
Elektrikli arabalara geçmek, muhtemelen, yaşamımızdaki değişiklikler arasında olacak.
Uzmanlar, yeni elektrikli araçların gelecek beş yıl içerisinde benzinli ya da dizel araçlarla aynı fiyatlarda satılacağını düşünüyor. Elektrikli araç kiralamak da mümkün elbette. Dünyada bu tür araçların daha ucuz olduğu, büyüyen bir ikinci el pazarı da var.
COP26'da çok sayıda ülke, bölge ve otomobil şirketi de elektrikli araçların kullanımını artırmayı ve yeni sıfır emisyonlu otobüs ve kamyonları kullanmayı kabul etti.
Bu arada, pek çok kişi de yollarda daha az arabaya ihtiyacımız olduğunu savunuyor. Daha fazla yürümek ve daha fazla bisiklete binmek de yaptığımız değişiklikler arasında olabilir.
Ülkeler kömürün aşamalı olarak azaltılması için anlaşmaya vardı. Pek çok ülke de evlerimize ve iş yerlerimize enerji sağlamak için temiz enerjinin en güvenilir ve uygun fiyatlı seçenek olarak sağlamayı taahhüt etti.
Bu, İngiltere gibi ülkeler için rüzgar ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir kaynakların daha ön planda durması ve muhtemelen nükleer enerjiye daha fazla güven duyulması anlamına gelecektir.
COP26, Çin ve Hindistan gibi dünyanın en büyük kömür tüketicilerinin, kömür kullanımını sona erdirmek için taahhüt verdiği bir zirve olmadı.
Ancak Glasgow'daki zirvede yapılan açıklamaların da, yenilenebilir enerjiye yatırım yapmanın anlamlı bir şey olacağına dair piyasalara mesaj göndereceği umuluyor.
Güneş panelleri ve ısı pompaları evlerimizde standart hale gelebilir. Çimento ve betona göre düşük karbonlu alternatifler kullanarak yeni evler inşa edeceğiz. Eskilerini de düzeltmeye çalışacağız.
Ayrıca binalarımızın ve altyapılarımızın iklim değişikliğinin etkilerine karşı durabilmesini sağlamaya çalışacağız.
Arup Sürdürülebilir Kalkınma Direktörü Eva Hinkers, "[Binaların] daha kötü felaket senaryolarına uygun olduğundan emin olmamız gerekiyor" diyor.
Aşırı yağışları emmesi için evlerimizin etrafındaki ve içindeki yeşil alanların iyileştirilmesi, güneş ışığını yansıtan ve aşırı ısınmayı önleyen "serin çatıların" kurulması ya da evlerin kasırgalara karşı dayanıklı olabilmesi için yerleştirilecek kepenkler bunlardan bazıları.
İstersek ithal gıda ürünleri satın alalım, istersek yabancı bir ülkeye yapacağımız tatili uçakla yapalım, yaşam tarzlarımız karbon emisyonlarına bir şekilde katkıda bulunuyor.
Mesela gelecekte İngilizler, Birleşik Krallık'ta üretilmiş olsun ya da olmasın, bir ürünün karbon emisyonunun maliyetinin, ödedikleri fiyata eklendiğini görebilir.
Dolayısıyla sattığı malların emisyonlarını azaltmaya çalışmayan bir işletme, fiyatlarını artırmak zorunda kalabilir. Bu durumun, hem tüketicilerin hem de işletmelerin ürünleri nasıl tükettiğimizi ve paramızı nelere harcadığımızı düşündürmesi umuluyor.
Buna cevaben, Amazon, Unilever ve Ikea gibi bazı büyük isimler artık malları teslim etmek için kullandıkları kargo gemilerinin daha temiz yakıtlarla çalışmasını sağlamak istediklerini söyledi.
Glasgow'daki gündemin üst sıralarında, doğanın iklim değişikliğiyle mücadeledeki rolü ve doğal yaşamı onarma ihtiyacı vardı.
Cambridge Üniversitesi'nden Dr. Emily Shukburgh, "Doğaya gerçekten hak ettiği saygıyı göstermeye çalışırsak, doğa bize burada yardımcı olabilir" diyor.
The Wildlife Trusts'ın CEO'su Craig Bennett'e göre doğaya daha fazla alan açma görüşleri artık her zamankinden daha net ve daha yüksek:
"Ormanları ve diğer yaşam alanlarını koruma ve doğayı iyileştirme konusunda bir ivme var."
Güney yarım küredeki ormanların kesilmesi ile kuzeyde tüketilen soya, sığır eti ve palm yağı gibi ürünler arasındaki bağlantıyı koparmak, ucuz gıda çağını sona erdirebilir.
Ormansızlaşmayı sonlandırmayı amaçlayan Glasgow Liderler Orman Bildirgesi'ne 100'den fazla ülke imza attı.
Uzmanlar, zor bir seçimle karşı karşıya kalınabileceğini söylüyor. Sürdürülebilirlik endişeleri fiyatlar tarafından alt edilirse, ormansızlaşma asla durdurulamayacak.
Stockholm Çevre Enstitüsü'nden Toby Gardner, "COP26 taahhütlerini yerine getirmek istiyorsak; kaçınılmaz olarak tüketiciler bu maliyetlerin bir kısmını daha fazla para ödeyerek ve daha az tüketerek karşılamak zorunda kalacaklar" diyor.
COP26'da, tahmini 130 trilyon dolarlık özel finansmanı kontrol eden 400'den fazla finans kuruluşu, yeşil teknoloji için daha fazla para sağlama konusunda anlaştı.
Bu, birçok büyük emeklilik finansörlerinin paranızı daha çevre dostu sektörlere yatırmaya yöneleceği anlamına geliyor.
Lloyds Banking Group'tan Janet Pope, bankalarının artık sürdürülebilir yaşam için ürünler geliştiren şirketlere yatırım yapacağını söylüyor.
Düşünme şeklimizde de bir değişime tanıklık edebiliriz.
Manchester Üniversitesi'nden Dr. Stephanie Sodero 1,5C hedefine bağlı kalma fikri, toplumsal hareketleri de harekete geçirebileceğini söylüyor:
"İngiltere toplumunda ya da başka yerlerde, genç aktivistlerin öncülüğünde yöneticilerin kararları bence daha sürekli ve yoğun bir biçimde irdelenecek. Yerel toplu taşıma kararlarından tutun da, enerjiye kadar pek çok şey iklim merceğinden geçecek."
Son Dakika › Dünya › COP26'da alınan kararlar hayatlarımızı nasıl değiştirebilir? - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?