82 yaşındaki Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika, 18 Nisan'da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 5. kez aday olacağını açıkladı.
Başta gençler olmak üzere Cezayir halkının bir kesimi 21 Şubat'tan beri ülkenin kentlerinde, sokaklarda, Buteflika'nın bu kararını, "Cezayir hayır diyor", "Artık git" sloganlarıyla protesto ediyorlardı.
Bir süredir İsviçre'de bir hastanede tedavi görmekte olan Buteflika, 3 Mart gecesi, başkan adaylığı için başvurusu süresi sona ererken, son anda adaylık tezkeresini sundu.
El Watan gazetesinin aktardığına göre, saatlerin gece yarısına gelmekte olmasına karşın sokaklar yine protesto gösterileriyle hareketlendi.
Şimdi Cezayir rejimi ve halkı çok tehlikeli bir yol kavşağında duruyor.
20 yıldır ilk kez
Devletin resmi haber ajansı Buteflika'nın yeniden aday olacağını açıkladığında, sosyal medya hemen canlanmıştı.
Ancak Le Monde gazetesine konuşan Cezayirlilerin "Bu ülkede bir gelecek kalmadı, ben gideceğim", "Ülkenin servetini hep aynı kafalar paylaşıyor", "Ne yapalım, protesto edecek olsak, hemen karanlık 10 yılı (1990'lardaki iç savaşı) anımsatıyorlar" gibi ifadeleri, Liberte gazetesi yazarı Amin Zaoui'nin, "Arap dünyasında seçim sonuçlarına inanmanın, deve sidiğinin kansere çare olduğuna inanmaktan farkı yoktur" sözleri, ilk tepkinin çaresizlik olduğunu düşündürüyordu.
Yine de iktidar çevreleri karardan mutluluklarını dile getirirken, muhalefetin tepkileri hızla şiddetlenmeye başlamış.
Buteflika'nın aday olma olasılığına Eylül ayından beri karşı çıkan Mouwatana (demokratik vatandaşlık) hareketinin sözcüsü Zoubida Assoul, "Başkan mektubunda toplumsal mutabakattan söz ediyor. Ancak 20 yıl oldu hala bir toplumsal mutabakat kurulamadı" derken, bir muhalefet partisinin lideri, Jil Jadid "Cezayirliler tutumlarını doğrudan açıklamalıdırlar. Onurumuzu ve ülkenin onurunu korumak zorundayız" diyerek halkı sokağa çıkmaya çağırmış.
Buteflika başkanlığında 2000-2003 arası başbakanlık yapan, rejimle yollarını ayırdıktan sonra da 2014 başkanlık seçimlerinde kendisi de Buteflika'ya karşı aday olan Ali Benflis yaptığı bir açıklamada, "Siyasi iktidar kendi sürekliliğini güvenceye alma sorumluluğunu ülkenin genel çıkarlarının önüne koyarak, toplumsal barışı, ülkenin istikrarını ve ulusal birliği tehlikeye atmıştır" diyor.
Gerçekten de sosyal medyadaki kaynama, muhalefetin çalışmaları, Tribune gazetesinin yorumcusu Salah Badis'in deyimiyle "korku duvarını nihayet aştı" ve 21 Şubat günü akşam üstü Cezayir'in birçok kentinde birden on binlerce, çoğu genç Cezayirli sokaklara döküldü.
Sokaklar "Hırsızlar, memleketi yediniz", "Maskaralığa son", "Halk rejim değişikliği istiyor" sloganlarıyla çınlıyor, sloganlar futbol maçlarını da etkiliyordu.
Mouloudia d'Alger'in taraftarları "Burası monarşi değil", "Faslı Buteflika artık git" sloganlarıyla tribünleri sarsıyor, sokak yürüyüşlerine katılıyordu.
Protestolarla, polisin biber gazı ve saldırıları altında geçen bir haftanın sonunda, EL Watan gazetesinden Hacen Ouali, "Ulusun uzun sessizliği bozuldu. Öfke içine kapanmaktan kurtuldu ve bir güç olarak ortaya çıktı. Bu hafta protestolar iktidarı sarstı" diyordu.
Aynı gazetede bir başka yorumcu, Chavki Ammari, "Rejimin hazin sonu. Başkanı İsviçre'de tedavide ve destekçileri, ölmekte olan bir adamın en iyi seçenek olduğuna halkı ikna etmeye sıra gelince, polisten yardım almaktan başka yol bulamıyorlar. Peki bu gerçekten rejimin sonu mu?" diye soruyor, kendi sorusuna, "Evet ama uzun sürecek" diyerek cevap veriyordu.
Gerçekten de, Liberté, El Watan, Tribune gibi Cezayir gazetelerine, Le Monde'un, Liberation'un aktardıklarına göre adaylık başvuru süresi bitmeden önceki Cuma günü, başkent halkı ve çevre kentlerden gelenler 1 Mayıs meydanında toplanmaya başlamıştı.
Polis şiddeti her zamankinden ağırdı, biber gazı ve cop çok yaygın biçimde kullanılıyordu. Protestocular cevap vermiyor ve barışçı tutumlarını sürdürüyor, "Silmiyya, silmiyya" (Barışçı, Barışçı) sloganlarıyla yürüyorlardı.
Şansız bir karşılaştırma
Buna karşılık Başbakan, Ahmed Uyahya mecliste yaptığı konuşmada, El Watan'ın deyimiyle çok sorumsuz bir açıklama yaparak, "Cezayir'deki protesto gösterilerini, Suriye'deki iç savaşın başlangıcındaki olaylarla" karşılaştırıyordu.
Savunma Bakanı da "Suriye'de de isyan güllerle başladı" diyerek halkı korkutmaya çalışıyor, göstericiler "Cezayir Suriye değil" sloganlarıyla cevap veriyorlardı.
El Watan gazetesinde Réda Bekkat'ın, 2 Mart günü yayımlanan yorumuna bakılırsa, "sokaklarda ikinci kurtuluş savaşı havası" vardı.
Liberté baş yazısında "Halka çocuk muamelesi yapanlara, hor görenlere, küçümseyenlere Cezayir halkı dün cevabını verdi" diyordu.
Ancak tüm bu protestolara, istikrarsızlık, hatta toplumsal çatışma riskine karşın Buteflika son anda protestoları yadsıyarak 5. kez adaylığını koydu.
Uzun ve sancılı bir süreç
Rejimin inadı Cezayir halkının önündeki sürecin uzun ve sancılı olacağını düşündürüyor. İktidardaki yapı yeni bir mutabakat yaratacak olanaklardan yoksun. İktidar partisinin elinde, 81 yaşındaki hasta Buteflika'dan başka, sürekliliğini sağlayacak bir aday yok.
Diğer taraftan, protestolara bakınca, ilk anda ekonomik koşullara, hayat pahalılığına ve işsizliğe ilişkin bir slogan görülmüyor. Bu durumun hızla değişebileceğini söylemek ise kehanet olmaz.
Ülkede ekonomik büyüme yüzde 3 sınırının altına inmiş durumda.
İşsizlik genelde yüzde 11, gençler (16-24 yaş) arasında yüzde 30 düzeyinde. İşsizliğin daha da artmasını önleyebilmek için yeni iş olanakları yaratmak gerekiyor. Ancak Boutefilka rejiminin, "karanlık ve kanlı 90'lardan" sonra uzun yıllar toplumsal barışı, Hamid Saidi'nin deyimiyle "hatta vicdanları" satın almasına olanak veren petrol gelirleri son yıllarda hızla düşüyor.
Cezayir'in hidrokarbon gelirleri, ihracatının yüzde 95'ini kamu maliyesinin gelir kaleminin yüzde 60'ını oluşturuyor. Hidrokarbon rantını canlı bir ekonomik yapı geliştirmek yerine bugüne kadar çarçur eden, kendini zenginleştirmekte kullanan iktidar, şimdi hızla sorunları derinleşmekte olan bir ekonomiyle karşı karşıya.
Döviz rezervlerinin 2013'de 170 milyar Euro düzeyinden, geçen yıl 75 Euro düzeyine gerilemiş olması da, Buteflika rejiminin manevra alanının hızla daralmakta olduğunu gösteriyor.
Cezayir parası Dinar'in 2014'den bu yana yüzde 40 değer kaybetmesi, enflasyonist baskıları arttırarak bu daralmayı ağırlaştırıyor. Bu koşullarda, bütçe ve cari açıkların 2019'da GSMH'nın yüzde 10'una ulaşması bekleniyor
İnat ve yüksek riskler
Buteflika'nın adaylığı kesinleştikten sonra durumu değerlendiren Liberté yazarı Hammouchi'nin deyimiyle, "rejimin inadı, riskleri hızla arttırıyor".
Hammouchi, böyle hızla yükselme eğilimi sergileyen muhalefetin karşısında "Rejim ve Buteflika neden bu kararı aldılar?" diye soruyor.
Hammouchi'ye göre, "Ya rejim muhalefetin toplumsal derinliğini kavrayamıyor, küçümsüyor; ya da bu derinliği kavrıyor ama yine de kendi yolunda gitmeye karar veriyor".
Kısacası "Karşımızda bir hata mı var yoksa maceracı bir tercih mi?" diye soruyor.
Belki de rejim öfkenin, şiddetin toplumsal derinliğini görüyor ama muhalefetin yapısına bakarak kendine güveniyor, bu güvenle hareket ediyor. Gerçekten de muhalefet cephesi paramparça.
Sol kanatta, Sosyalistler Cephesi (FFS) adlı demokratik eğilimli bir örgüt, bunun daha solunda, Buteflika rejimini anti emperyalist bir zeminde eleştiren, İşçi Partisi (PT) var.
Bu iki sol örgüt 1992'de, İslamcıları iktidara taşımaya başlayan seçim sürecini kesintiye uğratan ve iç savaşı tetikleyen "darbeye" karşı çıkmışlardı. Kültür ve Demokrasi Birliği 1992 sonrasında, bir süre Buteflika rejimiyle birlikte yürümüş, sonra giderek yolunu ayırmış.
2011'de kurulan Jill Jadid (Yeni Kuşak Partisi), sosyal demokrat eğilimi temsil ediyor. Barış için Toplumsal Hareket Partisi, (MSP) Müslüman Kardeşler eğilimin temsilcisi. İslami Selamet Partisi'nin (FIS) de, 1992'den sonra kapatılmış ve yöneticileri tutuklanmış olmasına karşın, toplumda belli bir takipçisi olduğu söyleniyor.
Talaie Al Houriyate (Özgürlüklerin Öncüsü) partisinin lideri bir ara Buteflika rejiminde başbakanlık yapmış, Ali Benflis. Gençlik ve Değişim için Hareket (MJC) akımını kuran Raşid Nekkaz'ın daha önceki siyasi girişimleri başarısızlıkla sonuçlanmış olmasına karşın, hala sosyal medya üzerinden, gençler arasında belli bir etkisinin olduğu görülüyor.
Kısacası, Cezayir'da halk, yaşlı, hasta, rejimi yolsuzluklara batmış Buteflika'nın 5. dönemine karşı ama Le Monde'un yorumunda işaret edildiği gibi, "ortada çıkmaza girmiş bir iktidar ve zayıf bir muhalefet var".
Evet belki rejim artık, geri çevrilemez bir tükenme sürecine girmiş ama değişim uzun, türlü risklerle dolu ve sancılı olacak gibi görünüyor.
Son Dakika › Dünya › Cezayir Protestoları: Rejim ve Halk 'Tehlikeli Bir Yol Ayrımında' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?