Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump 25 Eylül'de Beyaz Saray'da kritik bir zirve gerçekleştirdi.
Bakanlar ve üst düzey yetkililerin de katıldığı zirvede iki ülke arasında savunma, enerji ve sivil havacılık alanlarında iş birliğinin güçlendirilmesine dair adımlar atıldı.
ABD Başkanı Donald Trump, Türkiye'nin Rusya'dan enerji ihracatlarını azaltması gerektiğini söyledi.
Trump ayrıca Türkiye'ye F-35 savaş uçaklarının verilip verilmeyeceğine dair "Evet [anlaşma] yapabiliriz. Duruma bağlı. [Erdoğan] bizim için bir şey yaparsa" ifadelerini kullandı.
Bu uçaklara Türkiye'nin Rus S-400 hava savunma sistemleri almasının ardından uygulanan yaptırımlar kapsamında el konulmuştu.
AB'nin eski Türkiye büyükelçisi Marc Pierini, BBC Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede Trump'ın övgü dolu sözler ve büyük ticari anlaşmalar ile Türkiye'yi ABD'ye yakınlaştırmaya çalıştığını yorumunu yaptı.
Carnegie Uluslararası Barış Vakfı'nın Avrupa bürosunda kıdemli uzman olan tecrübeli diplomat, iki ülke arasında bahsi geçen anlaşmaların hayata geçirilmesi durumunda Ankara'nın Moskova ve Washington arasında denge politikası yürütmesinin zorlaşacağını söyledi.
İki liderin görüşmesinden ABD ve Türkiye'nin gündeminden 2019'dan bu yana düşmeyen F-35 ve S-400 meselesi hakkında somut bir adım çıkması bekleniyordu.
ABD merkezli Middle East Institute düşünce kuruluşunun Türkiye programı direktörü Gönül Tol'a göre bu konuda somut bir ilerleme kaydedilememesi Ankara'nın özellikle savunma alanında "Batı'ya ne kadar bağımlı olduğunu" ortaya koyuyor.
"S-400 alımı aslında Türkiye açısından Batı karşısında stratejik otonomisinin ilanıydı. Türkiye bunu öyle duyurdu" diye konuşan Tol, gelinen noktada bu hedefe ulaşılamadığı yorumunu yapıyor:
"Etrafımızda Yunanistan'ın, İsrail'in beşinci nesil savaş jeti varken bizim elimizde eski F-16'larımız var. Bu, 2030'a kadar değişmeyecek."
Tol, bu durumun Türkiye için "ulusal güvenlik boşluğu oluşturduğunu" söylüyor.
Türkiye, 2019'da Rusya'dan S-400 hava savunma sistemleri almış, bu sebeple ABD tarafından F-35 programından çıkarılmış ve yaptırımlara tabi tutulmuştu.
Bu süreçte ayrıca Türkiye'ye karşı ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA) yaptırımları uygulanmıştı.
Bazı uzmanlar Türkiye'nin ABD yaptırımları sebebiyle kendi savunma teçhizatını üretmeye yöneldiğini ve başta insansız hava araçları olmak üzere birçok alanda dışa bağımlılığını azalttığını söylüyor.
Ankara'nın sık sık bu noktaları vurgulamasına karşın stratejik öneme sahip KAAN olarak bilinen milli muharip uçak projesi gibi başlıklarda Türkiye hala Batı ile yakın işbirliği yapıyor.
Beyaz Saray zirvesinin ardından Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın, KAAN projesinde kullanılacak motorlar için ABD Kongresi'nden onay çıkmadığını söylemesi projenin geleceği ile ilgili tartışmaları beraberinde getirdi.
Uzmanlara göre Trump'ın Türkiye'nin Rusya'dan ham petrol almayı bırakması talebi, Ankara'nın denge politikası açısından oldukça hassas bir noktaya işaret ediyor.
Türkiye enerji konusunda büyük oranda dışa bağımlı bir ülke. Petrol ve doğal gaz alanlarında en fazla ithalat yaptığı ülke ise Rusya.
Mark Pierini, BOTAŞ'ın bazı şirketler ile ABD'den sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) almak için yaptığı anlaşmalara ve iki ülke arasında sivil nükleer enerji alanında imzalanan mutabakat zaptına dikkat çekiyor.
Pierini, bunu ABD'nin Türkiye için stratejik öneme sahip meselelerde Rusya ile "rekabet etme çabası" olarak yorumluyor.
Türkiye'nin ilk nükleer güç santrali Mersin'deki Akkuyu'nun birinci ünitesinin açılışının 2025'te olması bekleniyor.
Yirmi milyar dolarlık proje, çoğunluğu Rus sermayeli olan ancak Türkiye kanunlarına tabi Akkuyu Nükleer AŞ tarafından yürütülüyor.
Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar da 2 Ekim'de Türkiye'nin ikinci nükleer santrali için ABD ve Güney Kore ile çalışabileceğini söyledi.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Enerji ve İklim Çalışmaları Merkezi Direktörü Doktor Mühdan Sağlam, BBC Türkçe'ye konuyla ilgili daha önce yaptığı değerlendirmede Trump'ın çağrısıyla ilgili şunu söylemişti:
"Aslında bu yapılan Putin'e bir gönderme. 'Seni gerektiğinde Türkiye piyasasından da süpürürüz' deniyor."
Gönül Tol, Trump'ın bu konuda ısrarcı olması durumunda Ankara'nın Rusya aleyhinde adım atmak zorunda kalabileceğini düşünüyor:
"Trump yarın fikir değiştirecek mi bilemiyoruz. Ama değiştirmezse bu gerçekten Türkiye'nin Rusya ile ilişkilerini zorlayacak bir yere gelir."
Trump'ın çağrısının ardından Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, Türkiye'nin Rusya ile işbirliği konusunda "kendi kararlarını alan egemen bir devlet" olduğunu hatırlatmış, "Türkiye'ye faydalı olduğu sürece" enerji akışının süreceği mesajını vermişti.
Uzmanlara göre Türkiye'nin enerji konusunda Rusya'dan kopma ihtimali oldukça düşük.
Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi (TESPAM) Başkanı Oğuzhan Akyener, BBC Türkçe'ye daha önce yaptığı değerlendirmede "kayıt dışı süreçler de bir hayli yoğun, bunu unutmamak gerek" demişti.
Akyener ayrıca şu ifadeleri kullanmıştı:
"Petrol ticaretinde para transferi noktasında alternatif metotlar da geliştirilmiş durumda. Türkiye'yi çok etkileyeceğini düşünmüyorum ama nezaket gereği belki biraz azaltabilir."
Son Dakika › Dünya › Beyaz Saray zirvesi Türkiye'nin Rusya ile ilişkilerini nasıl etkileyebilir? - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?