4 Aralık'ta, Beitar Jerusalem'in antremanı sırasında 100 kadar taraftarın sahayı basma nedeni, takımın İsrail Ligi'nde düşme hattına çok yakın olması değildi.
Taraftarlar, Birleşik Arap Emirlikleri'nde (BAE) ülkeyi yöneten hanedanın bir üyesinin kulübe yatırım yapmak için yürüttüğü müzakerelere karşıydı.
Kulüp, 7 Aralık'ta Şeyh Hamad bin Halifa El Nahyan ile bir yatırım anlaşması imzalandığını duyurdu.
Beitar taraftarları, Arap ve Müslüman karşıtlıklarıyla ve şiddet dolu davranışlarıyla tanınıyor.
Taraftarlar, sahayı işgal etmelerinin yanı sıra, duyurudan önceki günlerde Beitar'ın stadyumunun duvarlarına sloganlar yazdı.
Anlaşma, bazı Arap yorumcular tarafından da pek hoş karşılanmadı.
Spor radyosu spikeri Saied Hasnen, New York Times gazetesine yaptığı açıklamada, anlaşmayı "utanç verici" diye tanımladı. Hasnen özellikle de yatırımın Arap karşıtı bir tutumu olan bir kulübe yapılmasını eleştirdi.
14 takımlı İsrail liginde şu anda 11'inci olan Beitar'ın yüzde 50 hissesi karşılığında, El Nahyan önümüzdeki 10 yıl içinde kulübe 92 milyon dolar civarında yatırım yapmayı taahhüt etti.
Beitar anlaşması, BAE ve İsrail'in geçen Eylül ayında aldıkları diplomatik ilişki kurma kararından sonra yapılan çok sayıda ticari anlaşmadan biri.
İki ülke arasında yapılan anlaşmaların en büyüğü olmamasına karşın, Beitar anlaşması kesinlikle en tartışmalısı oldu.
Arap ve Yahudi oyuncular İsrail'de sık sık birlikte oynuyor ve buna milli takım da dahil. Ancak Kudüs kulübü, şu ana dek hiç Arap oyuncu transfer etmedi.
2013'te takımın, Çeçenistan'dan iki Müslüman futbolcuyu transfer etmesinden sonra, taraftarların kulübün yönetim ofislerini ateşe verdikleri iddia edildi.
Kulübün şu anki sahiplerinin bu davranışları değiştirmeye çabalamasına karşın, Beitar'ın maçları sırasında "Araplara Ölüm" gibi ırkçı tezahüratlar ve pankartlar sık sık görülüyor.
IT milyoneri Moşe Hogeg Beitar'ı 2018'de satın aldı. İsrail'de doğan Hogeg'in babası Tunuslu ve annesi de Fas kökenli.
Hogeg, Aralık 2019'de BBC'ye verdiği bir röportajda, kulübün ırkçı davranışlarla mücadelesine, davranışları ayrımcı görülen taraftarlara karşı, büyük maliyetli davaların da dahil olduğunu söylemişti.
Hogeg "Kimsenin hayatını mahvetmeye çalışmıyorum. Anneleri ya da babaları olmaya çalışmıyorum. Onları eğitmeye çalışmıyorum. Bu benim işim değil. Ama stada, tüm taraftarları ve ulusumuzu kötü gösterecek davranışları taşırsanız, buna izin veremem" demişti.
Hogeg ayrıca, "sadece bir mesaj vermek için" Arap oyuncu transfer etmeyeceğini, ancak sportif nedenlerle böyle bir adım atmaktan da korkmayacağını belirtmişti.
"Oyuncunun dini, rengi beni ilgilendirmez. Beni ilgilendiren takıma yardım edip etmeyeceği ve iyi bir oyuncu olup olmadığı. Çok sayıda iyi Arap İsrailli oyuncu var ve onlardan birine teklif yapabiliriz." şeklinde de konuşmuştu.
Hoge El Nahyan ile yapılan anlaşmada sonraki açıklamasında da uzlaşmacı bir dil kullandı ve "Birlikte, kulübümüz ve toplumumuzun iyiliği için, yeni birlikte yaşama, başarı ve kardeşlik günlerine ilerliyoruz" dedi.
El Nahyan da, Jerusalem Post gazetesine yaptığı açıklamada, Beitar'a yatırım yapma kararında Hogeg ile birkaç yıldır süren dostluğu ve iş ilişkilerinin rol oynadığını belirtti.
El Nahyan, anlaşmadan sonraki açıklamasında da, kulübün bir parçası olmaktan "heyecan" duyduğunu söyledi ve "Kulüpte yaşanan değişim ve işlerin nasıl gittiği konusunda çok şey duydum. Bunun bir parçası olmaktan dolayı memnunum" dedi.
İsrail'in sertlik yanlısı Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun bir biyografisini kaleme alan gazeteci Anshel Pfeffer de, Beitar taraftarlarının, iktidardaki Likud Partisi ile ilişkilerini anlatıyor.
Netanyahu, Beitar maçlarında bile görüntülenmişti.
(Eretz Sport internet sitesinin tweetinde, İsrail Başbakanı Netanyahu ve eşi, 2017'deki bir Beitar Jerusalem maçında görülüyor)
Pfeffer BBC'ye yaptığı açıklamada "El Nahyan'ın Beitar Jerusalem'in yarısına sahip olmasının ironik bir yanı yok. Ailesi, İsrail liderliğiyle bağlarına yatırım yapmak gibi stratejik bir karar aldı" dedi.
Aslında, 7 Aralık'taki El Nahyan'ın dikkatle kaleme alınmış açıklamasında, Kudüs'ün statüsüne de bir gönderme vardı.
Kudüs'ün statüsü, Filistin-İsrail çatışmasında ana meselelerden biri. İsrail, Kudüs'ü başkenti olarak kabul ediyor. Bu pozisyona ABD destek verirken, birçok ülke tanımıyor.
Filistinliler, İsrail'in 1967 Savaşı'nda işgal ettiği Doğu Kudüs'ü gelecekteki devletlerinin başkenti yapmak istiyor.
İsrail'le yapılan anlaşmanın ardından, BAE başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devleti kurulmasına bağlılığını duyurdu.
Son Dakika › Dünya › Beitar Jerusalem: Neden bir Arap yatırımcı İsrail'in 'en ırkçı kulübüne' para akıtıyor? - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?