Türkiye'nin Libya'ya asker gönderme kararı bu ülkedeki savaşın uluslararasılaşmasında yeni bir aşamaya işaret ediyor. Türkiye bu kararıyla çatışmanın içine daha fazla çekilme riski taşıyor.
Türkiye bir süredir Birleşmiş Milletler (BM) tarafından tanınmış Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne (UMH) zırhlı araçlar gönderiyordu. Ankara, Trablus hükümetini desteklemek için bölgede insansız hava araçları da kullanıyor.
Türk askerleri "eğitim ve danışma" görev tanımlarıyla konuşlandırılacaklar. Ancak bu oldukça esnek bir tanımlama. Eğer Trablus hükümeti köşeye sıkışırsa, Türkiye'nin çatışmaya doğrudan dahil olması gerekebilir. Şu aşamada Türk askerinin görevi ve amacı henüz belirlenmiş değil.
Libya'da Trablus hükümetinin en ciddi rakibinin - General Halife Hafter'e bağlı Libya Ulusal Ordusu 'nun - yeni bir saldırısıyla geçen yıl Nisan ayında şiddetlenen iç savaş giderek şiddetlenen bir şekilde çeşitli dış aktörlerin taraf seçerek, bölgesel hedeflerini gerçekleştirmeye çalıştığı vekalet savaşı görünümü kazanıyor.
Bu anlamda, çatışma Suriye'deki büyük felakete benziyor. Ancak Libya krizini ve Türkiye'nin bölgede artan rolünü gelecek aylarda daha fazla duyacağımız açık.
Aslında daha basit olmalı. Ne de olsa BM tarafından tanınmış durumda olan Trablus'daki hükümet. ve silah satışı ambargosu var (sonradan bir şekilde Trablus'daki hükümet lehine esnetilmiş durumda).
Ancak gerçek çok farklı. Trablus hükümeti Batı tarafından destekleniyor. Ancak General Hafter Birleşik Arap Emirlikleri'nden (BAE) önemli finansal destek ile hem Emirlik'ten hem de Ürdün'den zırhlı araç temin etti.
Birleşik Arap Emirlikleri, gelişmiş Çin üretimi Wing Loong 2 insansız hava araçlarını konuşlandırdı. Bu insansız hava araçları, BM'nin bir raporunda General Hafter'in saldırılarında sivil ölümlerinin önemli bir kısmından sorumlu tutuluyordu.
General Hafter Mısır'dan destek ve "yarı-resmi" Rus ile Sundanlı ve Çadlı paralı askerlerinden sahada doğrudan askeri yardım aldı. Rus keskin nişancıların cephede önemli etkilerinin olduğu haberleri geliyor.
ABD, Rus hava savunmasının General Hafter'in güçlerinin kullanımına sunulmuş olabileceğine inanıyor. Washington, Kasım ayında bir insansız hava araçlarının Rusya tarafından düşürüldüğü konusunda ısrarcı. ABD, Libya'da Irak Şam İslam Devleti'nden (IŞİD) geriye kalanlara karşı faaliyet gösteriyor - sahadaki karmaşık ve parçalı durumu gözler önüne seren bir örnek. Rusya, çatışmalarda aktif rolü olduğu iddialarını reddediyor.
Libya'daki trajedi bilindik bir hikaye. ABD, ülkeyi uzun süredir yöneten Muammer Kaddafi'yi devirmek için 2011 yılında İngiliz ve Fransızların başını çektiği Batılı güçlerin hava saldırılarına katıldığında, Libya'nın kaderi değişti.
Takip eden yıllarda devreye giren ve iç çatışmalar tarafından dönem dönem duraklamaya uğrayan BM gücü, Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile sonuçlanan anlaşma için arabuluculuk yaptı, ancak ülkenin doğusunda General Hafter komutası altındaki güçler katılmayı reddetti.
Dış kaynaklı bir diplamatik çabanın yokluğunda, kriz sürüyor. Batı'nın Kaddafi'yi devirme çabalarına karşı çıkan Rusya, etkinliğini yeniden kurmanın peşinde. Mısır'ın lideri Abdülfettah el Sisi, General Hafter'i açıkça kendi kalıbında, İslam karşıtı, güçlü bir askeri lider olarak görüyor.
Türkiye, tabii ki, Libya'da uluslarası tanınan bir hükümeti desteklemek için harekete geçtiğini söyleyecek. Türkler haklı olarak bazı NATO müttefiklerinin iki taraflı oynama istekleri nedeniyle öfkelenmiş durumda. Örneğin Fransa, General Hafter ile bağlarını güçlendiriyor ve ABD Libya krizi konusunda iptidai, muğlak bir çizgi izliyor.
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eylemlerinin açıkça daha kapsamlı stratejik bir boyutu var. Türkiye, Libya'yı Doğu Akdeniz'deki daha kapsamlı arkabahçesinin bir parçası ve Afrika'ya açılan önemli ekonomik bir geçit olarak görüyor. Bölgede çok az dostu var.
Türkiye'nin Müslüman Kardeşler'e desteği, Mısır'daki askeri yönetimin muhalefetiyle karşılanıyor. İsrail ve Türkiye arasında bir dönem yakın olan ilişkiler, uzun zaman önce dondu. NATO üyesi Yunanistan ile Kıbrıs Rum Kesimi nedeniyle uzun zamandır süregelen fikir ayrılığı, yeni bir gerilim ile alevlendi - enerji.
Kasım ayında, Ankara Trablus hükümeti ile Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de üzerinde hak iddia ettiği münhasır ekonomik bölgesini Libya'nınkine denkleştiren deniz yetki alanlarının sınırlandırılması mutabakatını imzaladı.
Bu hak iddialarına yoğun bir şekilde karşı çıkılıyor. Ancak Türkiye'nin adımı bölgedeki diğer oyunculara bir sinyal gönderiyor, Avrupa'ya gaz boru hatlarına erişimi karmaşıklaştırmak.
Bu, analistler tarafından, Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nu kuran İsrail, Mısır, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi'ne muhalefet etmek için doğrudan bir çaba olarak algılanıyor. Gerçekten de Türkiye'nin Kıbrıs açıklarında insansız hava araçlarıyla desteklenen sondaj gemileriyle saldırgan keşif çalışmaları bu yeni aktivizmin bir parçası.
Türkiye'nin Libya kumarı Türkiye'nin bir yanda Moskova diğer yanda Washington ve önemli NATO müttefikleriyle ilişkilerini karmaşıklaştırabilecek Doğu Akdeniz'de daha büyük bir krize zemin hazırlama tehlikesi taşıyor. Halihazırda var olan bölgesel gerilimlerin derinleşmesine yol açacak.
Türkiye, en azından Libya'daki askeri rolünün çatışmada iki tarafın da manevra alanının tıkandığı bir tabloyu ve Ankara'nın siyasi çözüm aşamasına gelindiğinde söz sahibi olmasını sağlamayı umuyor.
Son Dakika › Dünya › BBC Savunma ve Diplomasi Muhabiri Jonathan Marcus, Türkiye'nin Libya kararını yorumladı:... - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?