"Ben karikatürleri Hz.Muhammed olarak çizmedim. Bazı İslami önde gelen kişiler, Hz.Muhammed olduğunu söyleyince ben de böyle kabul etmek zorunda kaldım"
Yeni yazdığı ve bu hafta piyasaya çıkan „çizginin ardındaki adam" kitabında karikatürleri yeniden basan Westergaard „hiç bir zaman demokrat Müslümanları incitmek gibi bir amacım olmadı"dedi. Westergaard'ın sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
- Daha önce neden bir medya aracılığı ile açıklama yapma ihtiyacı duymadın?
- Benimle röportaj yapmak isteyen ve büyük paralar teklif eden medya kuruluşları oldu. Bir Arap gazetesi özür dilemem karşılığında bana ön sayfanın tamamını ayıracağını söyledi ama kabul etmedim. Çünkü yaptığımdan dolayı hiç bir zaman özür dilemem.
- Aradan 5 yıl geçti, Danimarka büyükelçilikleri basıldı, bayraklarınız yakıldı, Danimarkalılar saldırıya uğradı, büyük olaylar yaşandı şimdi kendini nasıl hissediyorsun?
- Tabi ki en çok bayraklarımızın yakılmasına üzüldüm. Ama olaylar benim elimde olmayan nedenlerle gelişti. Tabi ki hiç bir olayın yaşanmasını istemezdim. Şu anda çok iyiyim. Gizli servis PET'in sayesinde iyi bir yaşam sürüyorum ama tabi bazı şeyler sınırlı. Karikatürist olarak gazeteyi bıraktım ama kendim için çalışmaya devam ediyorum. Her şey iyi gidiyor.
- Etrafında sürekli korumaların bulunması nasıl bir duygu? Başka bir ülkeye taşınmayı düşündün mü?
- Bir sorun yok. İki şey için çok memnunum, onlar açısından bakarsak ben kışları denize giren biri veya evde çıplak olmayı seven biri değilim. Yani onlar beni çıplak seyretmek zorunda kalmıyorlar. Gizli servis elamanları çok iyiler, işlerini çok iyi yapıyorlar. Eski deyimle centilmenler. Bana sadece Faerö adalarından teklif geldi. Oraya taşınabilirdim ama şimdilik düşünmüyorum.
- Hz.Muhammed karikatürünü çizdiğin zaman beyninde nasıl bir düşünce vardı?
- .... Çizdiğim karikatür tüm Müslümanlara yönelik değildi. Sadece bazı terorist gruplara yönelikti. Karikatürlerimin normal, demokrat Müslümanlarla hiç bir ilgisi yok. Karikatürün yanlış anlaşılmasına gelince, ben hiç bir zaman çizdiğim karikatürdeki kişinin Hz.Muhammed olduğunu söylemedim. Aslında Müslüman asıllı teröristi anlatmaya çalıştım … - Aşırı sağ Danimarka Halk Partisi'nin kurultayında konuştuktan sonra Müslümanlara düşman ve ayrımcı olduğun söylendi, öyle misin?
- Hayır benim ailemde, çeşitli milliyetlerden insanlar var. Kültürleri, dinleri değişik insanlar var. Ailemizde, İslamı, Protestanlığı, Ateizmi benimseyenler var. Örneğin ben ateistim. Birlikte hiç bir sorunumuz yok. Benim normal bir Müslümanla hiç bir sorunum yok. Yeter ki bizim demokratik yapımıza aykırı olmasın. Belki de ülkemizdeki Müslümanların bir çoğu, kendi ülkesinden daha özgürdür. Biz bu insanları ülkemize kendimiz davet ettik. Bazılarını mülteci olarak kabul ettik. Onlara daha iyi bir yaşam, daha iyi bir konut ve daha iyi bir kazanç imkanı sağladık. Çocuklarının geleceğini düşündük. Gördüğüm kadarı ile de ülkemizdeki göçmenlerin çocukları yüksek eğitim alıyor ve gelecekleri çok parlak. Eğitim imkanlarından çok iyi faydalanıyorlar. Bazı Danimarkalıların dediği gibi, Müslümanların ülkemizde istedikleri tek şey dinlerini özgürce uygulayabilmek. Bizim de onlardan istediğimiz tek şey, bizim demokratik kurallarımıza uymaları.
- Jyllands Posten gazetesinde başka karikatüristlerin Hz.Muhammed karikatürleri de yer aldı ama sen ön plana çıktın. Neden tüm dünya seni tanıdı ve sana ölüm tehditleri gelmeye başladı?
- Arkadaşlarım olaydan çok zarar gördüler ve sessiz kalmayı tercih ettiler. Ben yaptığım bir şeyin, her zaman arkasında durmak isterim. Bu karikatürü çizdim ve arkasında duruyorum. Belki de medyaya bu karikatür ile neyi anlatmak istedeğimi tam anlatamadım. Karikatürler hem iyi hem de kötüye kullanılabilirler. Ülkemizde siyasi tartışmalarda kullanılabilir ama dış ülkelerde de kötüye kullanılabilir. Ben buna engel olamam. Karikatürlerim, tüm dünyada hem iyi hem de kötüye kullanıldı. Artık olan oldu. Ben o karikatür hakkında kimseyi yönlendiremem ama neyi anlatmaya çalıştığımı söyleyebilirim. - Evinde saldırıya uğradığın zaman torununu bırakıp güvenli odaya kaçtın ve çok eleştiri aldın. O anda ne düşündün?
- PET beni ve ailemi biraraya toplayıp tipik bir teröristin saldırı anında ne yapacacağını anlattı. Bir saldırı anında saldırganın, sadece tek bir kişiye yani hedefe saldıracağını söyledi. Ben, saldırıya uğradığımda oturma odasında torunum ile oturuyordum. İki seçeneğim vardı. ya odada kalıp bu yaşımda, 28 yaşında, elinde bıçak ve balta olan bir saldırgana karşı mücadele edecek torunumun gözleri önünde ortalığın kan gölüne dönmesine izin verecektim ya da güvenlik odasına saklanacaktım. Tıpkı PET'in söylediği gibi odaya saklandım ve polisi alarma geçirdim. Böylece ikimiz de olaydan yara almadan kurtulduk.
- Çizginin ötesindeki adam adlı yeni kitabında karikatürleri yeniden kullandın. Müslümanların tepkisini yeniden çekeceğini, ve Müslüman ülkelerdeki Danimarkalıların hayatını tehlikeye atacağını düşünmedin mi?
- Tabi ki düşündüm ama bu bir kitap. Kitapta benim yaşadığım olaylar ve özellikle karikatür krizi anlatıldığı için karikatürleri kitaba koymamam olmazdı. O zaman, kitabın anlamı kalmazdı. Artık Müslümanların çoğu, karikatürlerin insanları poroveke etmek için çizilmediğini anlamaya başladı. Müslümanlarla ilgili karikatür çizmiş olabiliriz ama biz ülkemizdeki Müslümanları bizim bir parçamız olarak görüyoruz. Bizim ülkemizde Kraliçe, başbakan, bakanlar, papazlar ve önemli insanların da karikatürleri çizilir. Yani bu toplumun bir parçası iseniz ve her insanla eşit haklara sahipseniz o zaman buna alışmanız lazım ve karikatür herkese dokunabilir. - Jyllands Posten gazetesinden işini bıraktın. Şimdi ne yapacaksın?. Tekrar Hz.Muhammed'i çiz derlerse çizer misin ? - Bu provakasyon olup olmayacağına bağlı. Picasso 1937 yılında İspanya'da ayaklanmayla ilgili Ganika adında bir resim yapmış. Resim Paris'te sergilenmiş. Almanlar o zaman Ganika adlı küçük İspanyol kasabasını bombalamışlar. Picasso 1940'da bir Alman havacı subayla karşılaşmış. Subay "o resmi siz mi yapmıştınız" diye sormuş. Picasso da „hayır" demiş. Bu küçük hikaye sorunuzun cevadır. Çünkü poravasyon ile sanat arasındaki farkı anlatıyor.
- Müslümanlara bir mesajın varmı? Karikatür krizinden sonra hiç müslümanlarla karşılaştın mı?
- Evet karşılaştım. Ortadoğulu olduklarını sandığım bir grup genç „sen Kurt Westergaard değilmisin?" diye sordular. Ben evet deyince „seninle bir resim çekilebilirmiyiz?" dediler. Sonra birbirimize sarılıp resim çekildik, konuştuk. Sohbetimiz çok güzeldi. Onlara mesajım şu: Biz burada Danimarka'da insanlara çok iyi davranıyoruz ve çok iyi imkanlar sunuyoruz. Onlara dinlerini özgürce uygulamaları, camiler inşa etmeleri hakkını tanıyoruz. Devlet Müslümanlara ait özel okullara parasal yardımda bulunuyor. Onlardan tek isteğimiz, bizim demokratik değerlerimize saygı göstermeleri. Bunun başında da ifade ve medya özgürlüğü geliyor. Biz ifade özgürlüğünü, bedelini ödemeden kazanmadık. Türkiye'de basın mensuplarının özgür olmadığını biliyorum. Bazı basın mensuplarının tutuklanması çok kötü. Basın özgürlüğü bir ülkedeki demokrasinin temel kuralıdır. Politika ve din birbirinden ayrılmalı. Karıştırıldığı zaman tehlikeli bir karışım olur. Ben Ateistim bu nedenle din hakkında belki hiç konuşmamam gerekir. Kuzey İrlanda'da bir adam yolda giderken, kontrol noktasına gelmiş. Kontrol noktasındaki kişi „katolik misin yoksa protestan mısın? diye sormuş. İrlandalı ben ateistim demiş. O zaman görevli Katolik Ateistmisin yoksa Protestan ateist misin? diye sormuş. Ne demek istediğimi siz anladınız. Siyaset ile din hiç bir zaman birbirine karıştırılmamalı.
Haber - Kamera: Ünsal TURAN - KOPENHAG/ DHA
Son Dakika › Dünya › 'Asla Özür Dilemem' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?