Almanya'da 23 Şubat'ta yapılacak erken genel seçimler, ülkenin yakın tarihindeki en kritik seçimlerden biri olarak görülüyor.
Aşırı sağcı AfD partisinin ciddi oy oranlarına ulaşması, geleneksel merkez sağ ve merkez sol partilerin gerilemesi siyasi dengeleri alt üst ederken, sandıktan nasıl bir koalisyon çıkacağı noktasında belirsizlik sürüyor.
Kamuoyu araştırma şirketi Forsa'nın kurucusu Manfred Güllner bu seçimin, kendi izledikleri arasında, "belirsizliğin en fazla olduğu seçim" olduğuna işaret ediyor.
Güllner, koalisyon öngörüsü yapmanın bu kadar zor olduğu bir seçime tanıklık etmediğini söylüyor.
Son anketler, merkez sağdaki Hristiyan Demokratların (CDU/CSU) yüzde 27 oy oranıyla seçimlerden birinci parti çıkacağını, aşırı sağcı Almanya için Alternatif'in (AfD) yüzde 20 ile ikinci, Sosyal Demokratların (SPD) yüzde 17 ile üçüncü ve Yeşiller'in de yüzde 12 ile dördüncü sırada olduğunu ortaya koyuyor.
Siyasi belirsizliğin nedeni ise daha küçük partilerin, Sol Parti, liberal Hür Demokrat Parti (FDP) ve sol popülist Sahra Wagenknecht İttifakı'nın (BSW) alacakları oy oranlarındaki küçük bir farkın, siyasi denklemi değiştirebilecek olması.
YouGov'un son anket sonuçları Sol Parti'nin yüzde 9 ile barajı rahatlıkla geçtiğini, diğer iki partinin ise yüzde 5'lik seçim barajını zorladığını gösteriyor.
Anket sonuçlarına göre BSW'nin oy oranı yüzde 5'te, FDP'nin oy oranları ise yüzde 4 ila 5 arasında gidip geliyor.
Sınırdaki partiler seçim barajını geçebilirse, 630 sandalyeli mecliste CDU/CSU ve ve SPD'nin milletvekilleri sayısı azalacak. Koalisyon hükümeti kurma süreci daha da zorlaşacak.
Forsa kurucusu Manfred Güllner, Alman medyasına yaptığı değerlendirmede, küçük partilerin meclise girmesi halinde iki partili koalisyonun kurulamayacağına, ancak üç partili bir koalisyonun mecliste çoğunluğu sağlayabileceğine işaret etti.
Başbakanlığın en güçlü adayı CDU lideri Friedrich Merz'in hükümeti kurmak için koalisyon ortağı ile birlikte en az 316 milletvekiline ihtiyacı var.
Büyük bir sürpriz yaşanmaması durumunda, Hristiyan Demokratlar ve Sosyal Demokratların oluşturacağı koalisyon hükümeti en gerçekçi senaryo olarak öne çıkıyor. Anketler de bu sonuca işaret ediyor.
Hristiyan Demokratlar (CDU/CSU) ile Yeşiller arasındaki bir koalisyon da anketlere göre kıl payı ile çoğunluğu sağlayabilir. Ancak bu iki parti arasındaki olası koalisyonun istikrarlı bir hükümet getirmeyeceği düşüncesi ve CSU'nun Yeşiller ile koalisyona soğuk bakması nedeniyle pek bu ihtimal gerçekçi görülmüyor.
Küçük partilerden sadece Sol Parti'nin meclise girmesi, BSW ve FDP'nin barajın altında kalması durumunda, CDU/CSU ve SPD'nin yüksek oy oranlarıyla ikili bir koalisyon kurması seçeneklerden biri olmaya devam ediyor.
Ancak BSW ve FDP'nin de barajı geçmeleri durumunda, siyasi hesapların alt üst olması tehlikesi bulunuyor. En karamsar senaryolardan biri ise, Hristiyan Demokratların ikili bir koalisyon hükümeti için çoğunluğu ancak AfD ile kurabilecek olması.
Merz seçimler öncesinde AfD ile koalisyon hükümeti kurmama sözü verdiği için, burada üçlü koalisyon seçenekleri ya da azınlık hükümeti gündeme gelebilecek. Azınlık hükümeti senaryosu da bir süre sonra yeniden seçimlere gidilmesi seçeceğini zorlayabilir.
Almanya'daki seçim sisteminin özellikleri nedeniyle bir siyasi partinin seçimlerde tek başına iktidara gelecek milletvekili sayısına ulaşması oldukça zor.
Seçim sisteminde 2023 yılında yapılan reformla birlikte milletvekili sayısı 630 ile sınırlandırıldı. Dolayısıyla hükümeti kurmak için 316 milletvekili gerekiyor. Hiçbir partinin pazar günü alacağı oylarla tek başına bu çoğunluğu sağlaması beklenmiyor.
2. Dünya Savaşı sonrasında Alman seçim sistemi, aşırı uçların tek başına iktidara gelmesini frenlemek ve uzlaşı kültürünü teşvik etmek için tasarlandı.
Almanya'da toplumsal uzlaşıyı da temsil ettiği düşünülen iki partili koalisyon hükümetleri, siyasi kültürün bir parçası olarak görülüyor.
Azınlık hükümetlerine ise siyasi istikrarı tesis edemeyeceği gerekçesiyle soğuk bakılıyor. Bu nedenle SPD'li Başbakan Olaf Scholz, Kasım ayında üçlü koalisyon hükümetinin dağılması üzerine, azınlık hükümeti olarak devam etmek yerine erken seçime gitme kararı almıştı.
Ancak siyasi dinamikler değişiyor, seçmenlerin merkez sol ve merkez sağdaki geleneksel partilerden uzaklaşması, yakın dönemde kurulan partilere desteğin artması, daha fazla partinin meclise girmesini, koalisyon seçeneklerinin karmaşıklaşmasını beraberinde getiriyor.
59 milyon 200 bin seçmenin oy kullanacağı erken seçimlerde Federal Meclis'teki 630 sandalye için 4 bin 506 aday ve 29 siyasi parti yarışıyor.
Seçimden önce siyasi partiler başbakan adaylarını ilan ediyor. Ancak seçmenler, genel seçimlerde aslında doğrudan başbakana oy vemiyor. Seçmenler oylarıyla Federal Meclis'e gidecek milletvekillerini seçiyor.
Federal Meclis milletvekilleri, hem nispi temsil hem de milletvekillerinin doğrudan seçilmesi ilkelerine göre seçiliyor. Bu seçim sistemi "kişiselleştirilmiş nispi temsil" yada "karma sistem" olarak da adlandırılıyor.
Pazar günü sandık başına gidecek her seçmen iki tercih yapacak. Seçim pusulasındaki "birinci oy" ile seçmen doğrudan kendi seçim bölgesindeki bir adaya oyunu verecek. "İkinci oy" ise seçmene istediği bir siyasi partiye oy verme imkanı tanıyor.
Birinci oy toplam 299 seçim bölgesinin mecliste temsil edilmesini sağlarken, ikinci oy siyasi partilerin mecliste kaç sandalye kazacağının belirlenmesinde kilit önem taşıyor.
Seçim bölgesinde en yüksek birinci oyu alan aday, bu seçim bölgesinde seçimi kazanmış oluyor. Ama 2023 yılındaki seçim yasası reformu nedeniyle seçim bölgelerinde en çok oyu alan adaylar doğrudan milletvekili olmaya hak kazanmıyor. Meclise girip giremeyeceklerini partilerinin alacağı ikinci oylar belirleyecek.
İkinci oylarla seçmenler partilerin seçim listelerine oy vermiş oluyor. Örneğin, bir parti ülke genelinde ikinci oyların yüzde 20'sini alırsa, Federal Meclis'teki sandalyelerin yüzde 20'sine sahip olma hakkına sahip oluyor. Yüzde 5'lik baraj işte burada kilit önem taşıyor.
Ülke genelinde ikinci oyların en az yüzde beşini alan partiler Federal Meclis'e girmeye hak kazanıyor. Bunun istisnası, en az üç seçim bölgesinde en yüksek birinci oyları alarak bölge seçimlerini kazanmış olmak. Yani üç doğrudan adayı seçtirebilmiş olmak gerekiyor.
Seçmenler milletvekillerini, Federal Meclis de başbakanı seçiyor.
Seçimlerden birinci parti çıkan partinin başbakan adayı, koalisyon ortağı ya da ortaklarıyla yürütülen müzakerelerde uzlaşı sağlaması halinde, daha çok törensel bir rolü olan cumhurbaşkanı bu adayı meclise öneriyor.
Meclisteki oylamada mutlak çoğunluğun oylarını alması halinde başbakan yemin ederek görevine başlıyor.
Ancak bu süreç zaman alabiliyor. Özellikle koalisyon görüşmeleri haftalar hatta aylar sürebiliyor.
Seçimlerde çoğu Sosyal Demokratlar ve Yeşiller'de olmak üzere, Türkiye kökenli adaylar da yarışacak. Seçim bölgelerinde doğrudan seçilebilecekler ve listelerde ilk sıralarda olanların sayısı yaklaşık 50 civarında.
Ancak yeni yasayla birlikte milletvekili sayısının azalacak olması, ayrıca SPD, Yeşiller'in oy oranının gerilemesinin de etkisiyle, yalnızca 15 kadar milletvekilinin seçilmesine kesin gözüyle bakılıyor.
Sol Parti ve BSW'nin barajı geçmesi durumunda, Türkiye kökenli vekillerinin sayısında artış bekleniyor.
Sağcı popülist AfD'nin listelerinde yer alan az sayıdaki göçmen kökenli arasında, Türkiye kökenli iki isim de dikkat çekiyor. Bunlardan biri kendisini "Hristiyan, bir anne ve gururlu bir Alman" olarak tanımlayan 1981 doğumlu Bilge Leyla, diğeri de 1990 doğumlu Kerim Denis Erdem.
Son yıllarda Alman vatandaşlığına geçen yarım milyon kişi bu seçimlerde ilk kez oy kullanacak.
Mediendienst Integration adlı kuruluşun paylaştığı verilere göre 2021'den sonra Alman vatandaşlığına geçerek Pazar günü kurulacak sandıklarda oy kullanma hakkı kazanan kişi sayısı 500 bin. Bunların büyük bir bölümünü de Suriyeliler oluşturuyor.
Almanya'daki seçmenlerin yaklaşık yüzde 12'sini göçmen kökenliler oluşturuyor. Göçmen anne ve babanın çoğu olan ya da bizzat kendisi göçmen olan seçmen sayısı 7 milyon 100 bin, bunların yaklaşık 1 milyonu da Türkiye kökenli.
Alman vatandaşlığı bulunmadığı için oy kullanma hakkına sahip olmayan göçmenlerin sayısı ise yaklaşık 10 milyon.
Son Dakika › Dünya › Almanya'da Kritik Seçimler Yaklaşıyor - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?