Zeytinburnu'nda 10 Ağustos 2018'de Suriye uyruklu gencin öldürülmesine ilişkin davada 4 sanığın yargılanmasına başlandı.
Zeytinburnu'nda 10 Ağustos 2018'de Minibüsçüler Derneğinin eski ve yeni yönetimi arasında çıkan silahlı çatışmada olay yerinden geçen Suriye uyruklu Mohammad Sharaf'in (21) vurularak hayatını kaybetmesine ilişkin 4 sanığın yargılanmasına başlandı. Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ilk duruşmada tutuklu sanıklar Furkan Turgut, Yasin Sarı, Çetin Taştan ve Bahri Örnek hazır bulundu. Duruşmaya taraf avukatları da katıldı.
Duruşmada savunması sorulan tutuklu sanık Bahri Örnek, ortada bir cinayet olduğunu ve hayatında yüzünü bile görmediği bir insanın öldüğünü söyledi. Örnek, dosyanın kendisi üzerine hazırlandığını kaydetti. Bahri Örnek, Zeytinburnu durağında hatlı minibüsleri olan akrabalarının bir gün kendilerine gelip minibüs dernek başkanlığında haksızlık yapıldığını söylemesi üzerine devreye girdiğini, olağanüstü seçim yapıldığını, seçimde eniştesinin başkan seçildiğini ve olayların böyle başladığını anlattı. Örnek, "Eski minibüs dernek başkanı Sadık diye biri kahyaları Salih ve Tarık bize kongre günü saldırdılar. Size burayı yar etmeyiz dediler. Minibüs derneklerinde 150 minibüsten günlük 30 TL para toplanır. Toplanan paraların 50-60 TL'si çalışan işçilere, kahyalara, sigorta ücretlerine ödenir. Geri kalan kısmı ise durakların bakım ve onarımı için kullanılır. 50 veya 60 TL arasında para ise Zeytinburnu Emniyet Müdürüne ve çalışanlarına rüşvet verilir. Bu rüşvet neden verilir diye sorarsanız günümüzde bütün minibüslerde ayakta yolcular taşınmaktadır. Bu hukuki değildir. Bu ayakta yolcuların taşınmasına ses çıkarılmaması açısından bu rüşvet verilir" şeklinde konuştu.
"Başkomiser nasıl eski başkan bize para ödüyordu ise siz de ödeyeceksiniz demiş"
Tekrar seçim yaptırmak için minibüs şoförlerinin dövülmeye başlandığını söyleyen Bahri Örnek, "Biz bunu yapanların emniyete alınmasını beklerken Zeytinburnu Başkomiseri eniştemi emniyete çağırmış. Başkomiser kendisine ukala bir şekilde 'Sizi bekliyordum. Nasıl eski başkan bize para ödüyordu ise siz de ödeyeceksiniz. Bizsiz burada iş yürütemezsiniz' demiş. Eniştem ben bu başkanlık işini bırakıyorum dedi. Ben de konumum gereği İlçe Emniyet Asayiş Büroya çıktım. Eniştemle konuşan başkomisere sen enişteme böyle böyle demişsin dedim. Bana da aynı şekilde konuştu. Kabul etmeyeceğimizi söyledim. Restleştik. Elinden geleni ardına koyma dedim ve çıktım" dedi.
"Ben maktulü öldüren silahı ateşlemedim"
Savunmasında emniyette yaşananların ardından kendilerine inanılmaz cezalar kesildiğini söyleyen Örnek, "Plaka sahipleri soluğu dernekte aldılar. Siz bu işi yapamıyorsunuz diye bize çıkıştılar. Bu emniyetin bizi caydırmasının ilk hamlesiydi. Bunun üzerine Salih ve Tarık isimli kardeşler yine bir minibüs şoförümüzü dövdü. Sonra olaydan iki gün önce Vargeller minibüs durağımızda içki şişelerini kırıp kaos çıkararak yolcuları minibüslere bindirmedikleri bana iletildi. Biz de oraya gittik. Gittiğimizde çilingir sofrası kurmuşlardı, kendileriyle kavga etmeye başladık. O sırada bir başkomiser, Ali İhsan ve Yusuf isimli polisler ve araştırmanın başkomiseri Baskın, ara sokaktan çıkıp silahlarla ateş ettiler. Kahyamız Abidin Çelik sırtından vuruldu. Resmi polisler geldi. Biz Abidin'i onlara vermedik, hastaneye götürdük. 4 dakikayla hayatını kurtarmışız. Oradan çıkıp asayiş büroya gittik. Komiser pişkin bir şekilde 'Ben sana bu işin nerelere gideceğini söylemedim mi' dedi. Sabah bizi saldılar. Akşam evdeyken telefonum çaldı. Bütün minibüs şoförleri beni arıyordu. Bütün duraklar yağmalanmış, camları kırılmış, minibüslerin tekerleri patlatılmış, şoförlere kesinlikle bu minibüslere çıkılmayacak yoksa sizi öldürürüz diye tehditler edilmiş. Tüm mağdurları karakola gönderdim. Emniyetten görüştüğüm bir polis bana 'Zeytinburnu'nu terk et, bütün dosyayı senin üstüne yıkıyorlar' dedi. Abidin'in vurulma olayında da beni sanık yapmışlar, sanki polise ateş etmişim gibi evrak düzenlemişler. Sonuç olarak ben maktulü öldüren silahı ateşlemedim" dedi.
Söz verilmesi üzerine savunma yapan tutuklu sanık Furkan Turgut ise olay günü kendisine ateş edilmesi üzerine havaya ve kaçan arabanın plakasına doğru ateş ettiğini ancak maktulü vuran kurşunun 9 mm çapında olduğunu, kendi silahının ise 7.65 çapında olduğunu söyledi. Turgut, olay anında Bahri Örnek'in yanlarında olmadığını ifade etti. Duruşmada söz verilen diğer sanıklar da Bahri Örnek'in olay yerinde olmadığını söyledi.
Mahkeme, sanık savunmalarının ardından ara karar için duruşmaya ara verdi. Mahkeme heyeti sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.
Zeytinburnu'nda 10 Ağustos 2018'de Minibüsçüler Derneğinin eski ve yeni yönetimi arasında çıkan silahlı çatışmada olay yerinden geçen Suriye uyruklu Mohammad Sharaf (21) vurularak hayatını kaybetmişti. Olayın ardından Minibüsçüler Derneği kahyası Furkan Turgut suçu üstlenmişti. Turgut ile olay anında yanında bulunan Çetin Taştan ve Yasin Sarı tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Soruşturma aşamasında güvenlik kamera görüntülerini incelemeye alan polis, cinayet işlendikten sonra kaçan kişinin Bahri Örnek olduğunu tespit etti. Bahri Örnek'in olaydan sonra suçu üstlenmesini istediği Furkan Turgut'a olay anında giydiği giysileri verdiği de iddia edildi. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Bahri Örnek hakkında 'kasten öldürme' suçundan müebbet hapis, 'silahla tehdit', 'korku kaygı veya panik oluşturabilecek tarzda silahla ateş etme', ruhsatsız silah bulundurma" suçlarından da 11 yıla kadar hapsi istendi. Diğer 3 şüphelinin de 'kasten öldürmeye yardım etme' suçundan 15 yıla kadar hapisleri talep edildi. - İSTANBUL
Son Dakika › 3. Sayfa › Zeytinburnu'nda Suriyeli cinayetine ilişkin dava başladı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?