İstanbul'da Yenidoğan Çetesi lideri Fırat Sarı ve İlker Gönen'in aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanığın duruşması 3. gününde sürüyor.
Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu'nun kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle konferans salonunda görüldü. Duruşmaya, Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 22 tutuklu sanık, 17 tutuksuz sanık ve taraf avukatları hazır bulundu. Bazı tutuksuz sanıklar ise bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.
Türkiye'yi derinden sarsan bebek katili çetenin yargılandığı davada savunma sırası Kaya bebeğin ölümünden sorumlu tutulan tutuklu sanık Doktor Rıza Keykubat'tı. 20 yıllık doktor olduğunu söyleyen Keykubat, "Bu zamana kadar hiçbir soruşturmada şüpheli ya da sanık olmadım. Dosyadaki olaylarla alakam olmamasına rağmen karşınızda olmaktan kahroluyorum" dedi.
Kaya bebeği hiç görmediğini söyleyen sanık doktor, "Hiç görmediğim bir bebeğin ölümünden sorumlu tutuluyorum. Hiç tanımadığım kişilerle aynı örgütte olmakla suçlanıyorum. Türk adaletine güveniyorum ve haksız tutukluluğuma son verileceğine inanıyorum. Ben haksız yere tutukluyum" dedi.
Güney Hastanesi'nde hiç çalışmadığını söyleyen sanık doktor, "Kaya bebek 13 kasımda doğru 15-16 kasıma bağlayan gece öldü. Eşim henüz bu tarihte o hastanede çalışmaya başlamadı. Ben suçsuzluğumu ispat ederim. Ayın 13'ünde doğan bebeğin vefat edeceğini düşündükleri için hastaneye doktor aradıklarına dair konuşmalar vardı" dedi.
Kendisine ve eşine çok ciddi oyun oynandığını iddia eden Keykubat, "Olay günü Güney Hastanesi'nden bir hemşire beni aradı. Bir bebeğin kötüleştiğini söyledi. Ben de henüz o hastanede çalışmadığımı görevli doktoru araması gerektiğini söyledim. Hastanede o gece yaşananlardan bir bilgim yoktur. Hemşireyi yönlendirmedim. Yetkin kişilere aktardım" dedi.
İddianamede Kaya bebek ile ilgili Batuhan hemşireye, "Çek fişini" dediği iddia edilen sanık Rıza Keykubat, "Bebeğin ailesine de sabır diliyorum. Ben de babayım. 20 yıllık hekimim ağzımdan çıkan kelimeyi çok iyi bilirim. Bir hasta bu cümle kullanılır mı? Her hasta için yaşama şansı varsa her türlü tedaviyi uygularım. Medyada çıkanlar gerçeği yansıtmamaktadır. Yalandır iftiradır. Tüm hesaplarım incelenebilir ben kimseden para almadım. Bu insanların hiçbirini tanımıyorum" dedi.
Kendisine iftira atıldığını söyleyen sanık, "Tutuklanmamın tek sebebi 2 hemşirenin kendi arasında yaptığı konuşmada adımı geçirmesidir" dedi.
Savunmanın ardından söz alan Kaya bebeğin ailesinin avukatı, "10 yaşında oğlum var, tahliyemi isterim" diyen Dr. Rıza Keykubad'a tepki gösterdi. Avukat, "Sanık, 10 yaşında çocuğu olduğunu belirterek algı yaratıyor. Kaya Bebeğin babası, bebeği morgdan bisküvi kutusuyla alıp 1,5 saat boyunca taşımak zorunda kalmıştır. Ancak travmayı yaşayan Kaya Bebeğin annesi ve babasıdır" ifadelerini kullandı.
Duruşmanın ilk günü; tutuklu sanıklardan hemşire Hakan Doğukan Taşçı dün verdiği savunmasında, yaptığı bir-iki işlemi kabul ettiğini ve dürüstçe ifadesini verdiğini belirterek, bazı konularda üzerine atılı suçlamaları reddettiğini söyledi. Hastanelerin hepsinin denetlendiğini fakat denetlemelerin sıkıntısını hemşirelerin çektiğini öne süren Taşçı, şunları kaydetti:
"Benim bir kuruş para kazandığım yok. Hastanelerin yüzde 70'inde gece yoğun bakımda doktor durmuyor. Müdahale etsek 'Sen neden müdahale ettin', etmesek 'Nasıl müdahale etmezsin' diyorlar. Hasta sayısının fazla tutulması, daha fazla para kazanılması için Fırat Sarı'ya baskı kuruyorlar. Her hastane sahibi para kazanmak ister. Hastanın kaç gün yatacağına biz karar vermeyiz. Doktor karar verir. Bebeklerin ciğer gelişimi için kullanması gereken bir ilaca SGK 9 bin 500 bin lira ödeme yapıyor. Hastane toplu alırsa 7000 liraya geliyor. Bu ilacı ne kadar fazla kullanırsan SGK'den daha fazla para alıyorsun. İlaçlar fazlaydı. Fırat Sarı ile bunu konuştuk. Bu ilaçların çöpe gideceğine satılması için. O da onay verdi. Hasan Basri topluyordu, bana getiriyordu ben de satışını yapıyordum. Biz bu satma işini 3 kere yaptık. Benim aldığım maksimum komisyon 4-5 bin lira ama Fırat Sarı'nın aldığı 40 bin lira diye biliyorum."
Hakan Doğukan Taşçı, acil durumlarda zaman zaman bebeklere müdahale yaptığını dile getirerek, "Örneğin entübasyon işlemini doktorun yapması gerek, ama doktor birimde olmadığı zaman, benim yaptığım oluyordu. Yoğun bakım ne kadar doluysa o kadar çok para kazanıyor hastaneler." dedi.
Taşçı, "Buradan kafamıza göre bir hasta listesi belirledik, bu çocuk nasıl bir şey mesajı üzerine, basamak listesi hasta şablonu ve kötü hasta şablonu var, bizden yazılı istemiyorlardı. Bunlar gerçeğe aykırıydı. Biz sadece çarşaf listesi yapıyorduk. SGK'ya bildirmiyorduk. Hasta 5 günlük entübe iken 10 günlük gösterilmiş. Hasta üç günlük entübe ise SGK daha fazla para öder. O yüzden SGK'dan para almak için daha fazla entübe yazıyorduk. Bebeklerin kullandığı bir ilaç. Akciğer gelişimi sağlamak için kullanması gerekiyor. Bu ilaçların fazlalığı oluyordu. Bu ilaçları hastaya vermemek gibi bir şey olmuyordu. Bu ilaçlar için SGK 9 bin 500 lira ödeme yapıyor. Toplu alınca daha fazla para kazanıyor hastane. Bu ilaçlar dolapta birikiyordu, hastaya verilmiyordu. İlaçların çöpe gideceğine satılması konusunda Fırat Sarı ile konuştuk. Hasan, hastaneden paraları topluyordu bizde satışları yapıyorduk. Reyap Hastanesi, TRG Hastanesi'nden alındığını söyleyebilirim ama özellikle şu kişiden alınıyordu diyemem. SGK'yı dolandırmak gibi bir amacım yok" diye konuştu.
Duruşmanın 2. gününde kürsüye ilk olarak gelen Fırat Sarı'nın hemşiresi Hasan Basri Gök, bebeklerin 112'ye bildirilmeden sevk yapıldığını itiraf ederek Serdar Yüksel'in il dışı sevklerden 5 bin lira kazandığını söyledi.
Mahkeme Başkanı: Bebek sevkleriyle ilgili ne biliyorsun?
Sanık: Bebek sevklerini Fırat Sarı, İlker Gönen ve Mert Özdemir yapıyordu.
Mahkeme Başkanı: Nasıl alıyorlardı?
Sanık: Fırat Sarı'nın tanıdığı doktorlar vardı; bebekleri onlardan alıyordu.
Mahkeme Başkanı: Neden?
Sanık: Para kazanmak için.
Mahkeme Başkanı: 112'yi bilgilendirmeden bu nasıl yapılıyordu?
Sanık: Doktorlar üzerinden yapılıyordu.
Mahkeme Başkanı: Para kazanıyorlar mıydı?
Sanık: Kazanıyorlardı, ama gözümle gördüğüm bir şey yok. Serdar, il dışı sevklerden 5 bin lira kazanıyordu. İlker ve Fırat zaten yöneticiydi.
Mahkeme Başkanı, Hasan Basri Gök'e Mehtap hemşire ile aralarında geçen "Bebeği öldür" diyaloğunu sordu:
Mahkeme Başkanı: Hemşire Mehtap ile bebek öldürmeyle ilgili bir konuşmanız var.
Sanık: Çirkin bir cümle. Görüşümü belli etmişim.
Mahkeme Başkanı: Siz öyle mi yapıyordunuz?
Sanık: Bebeğin sürekli kalbinin durup geri gelmesine neden olan bir durum vardı, o yüzden.
Mahkeme Başkanı: Normalde yapılması gereken bu mu? Mehtap'a "Bebeği öldür" demişsiniz.
Sanık: (Cevap belirtilmedi.)
Mahkeme Başkanı: Opara bebeğin ölümü ile ilgili ne biliyorsun?
Sanık: WhatsApp görüşmelerini gördüm.
Mahkeme Başkanı: Kimle kim arasında?
Sanık: Tuğçe ve Doğukan. Fark etmemişler.
Mahkeme Başkanı: Fark etmemişler mi, fark edememişler mi?
Sanık: Fark edememişler, yoksa bebek şu an yaşıyor olurdu.
Mahkeme sırasında, sanık Hasan Basri Gök'e sevklerle ilgili "112'nin bu işte bir parmağı var mıdır?" sorusu soruldu. Sağlık Bakanlığı avukatı soruya itiraz etti. Mahkeme heyeti, itirazı kabul etti ve soru sorulmadı.
Sanık Gök'ün avukatları, "İtiraflarda bulunarak dosyanın bu aşamaya gelmesinde fayda sağlamıştır. Bu nedenle tutuksuz yargılanmasını talep ediyoruz" diyerek tahliye talebinde bulundu.
Mahkeme Başkanı, sanık hemşir Deniz Korkmaz'a da sorular yöneltti:
Mahkeme Başkanı: Savcılıkta ifade vermişsin.
Deniz Korkmaz: Bildiğim her şeyi anlattım.
Mahkeme Başkanı: 1 dakika, ifadelerin doğru mu?
Deniz Korkmaz: Duyduğum, gördüğüm, bildiğim her şeyi anlattım.
Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı'nın kurduğu sistemde yüzde 40 kar aldığını söylemişsin.
Deniz Korkmaz: Evet, doğrudur.
Son Dakika › 3.Sayfa › Yenidoğan çetesi davasında yürek sızlatan ifade: Bebeğin cansız bedenini bisküvi kutusunda taşımış - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Yorumlar (5)