Antalya'nın Elmalı ilçesinde iki kardeşin istismarına ilişkin davanın sanıklarından mağdur çocukların annesi Merve Akman açtığı sosyal medya hesabından dava dosyasında yer alan bazı belgelerin yayınladı.
Akman, kendisinin olduğunu iddia ettiği sosyal medya hesabı üzerinden iftiraya uğradığını ve çocuklarını dolduranın babaannesi olduğunu belirtti. Raporlarda 'istismarın kesinleşmediğini' belirten Akman şu ifadelere yer verdi:
"Çocuklarımın öz annesi olarak bugün size, çocuklarımın aslında sözde babaanne tarafından psikolojik istismara uğradığını, buna ilişkin psikolog raporunu, yine dosyada yer alan bu psikolog raporuna göre ifadelerin çocuklara nasıl ezberletildiğini özellikle internette dolaşan o resimlerin nasıl çizildiğini, adli tıp raporlarında gerçekte ne yazdığını ve ne anlama geldiklerini, bahsettiğim psikolog raporunda ifadelerin ezberletilmiş olması nedeniyle çocuklarıma "munchausen by proxy" sendromu teşhisi konulduğunu bu sendromun ne olduğunu ve olayın nasıl bir iftira ürünü olduğunu, neden üzerimize iftira atıldığını tüm delillerini (psikolog raporu, adli tıp raporları) yayınlayarak anlatacağım. Çocuklarım davanın başından beri Balıkesir Ayvalık Sosyal Hizmet Merkezi'nde psikologla görüşmektedir.
Balıkesir Valiliği tarafından dosyaya gönderilen 30.04.2021 tarihli evrakta, her ne kadar 23.10.2020 tarihinde mahkemeye görüş bildirilse de yapılan mesleki çalışma sonucu "Çocuklar hakkındaki kanaatlerinin değiştiği" bildirilmiş, bu yazının ekinde de çocuklarımla görüşen uzman psikoloğun 6 sayfalık raporu gönderilmiştir. Rapordan takip edebileceğiniz üzere psikologda şüphe uyanmasına neden olan somut olaylara tek tek yer verilerek, "babaanne Günay Soytok'un istismar davası, velayet davası ve çocukların sağlık kontrolleri hakkında tutarsız ve yalan beyanlarda bulunduğunun gözlemlendiği"nin raporun sonuç kısmında Munchausen by Proxy (bir başkasına yüklenen yapay bozukluk) şüphesi nedeniyle çocukların babaanne yanından alınarak, onunla görüşmesinin engellenmesinin, çocukların maruz kaldıkları manipülasyon ve duygusal şiddetten uzaklaştırılarak olayları net biçimde anlatabilmeleri için babaanne ile görüşmelerinin engellenmesinin uygun olacağı kanaatine varıldığı bildirilmiştir."
İnternette dolaşan resimlerle ilgili de açıklama yapan Akman, "Raporda internette dolaşan resimlerin nasıl çizildiğini okudunuz mu? resim çizme pratiği olmayan oğlumun psikologla görüşmeye geldiğinde doğrudan kendi isteği ile resim çizmek istediğini ve şaşırtıcı şekilde kızımın da kendi isteği ile resim çizmek istediğini söylediklerini okudunuz mu? psikoloğun da bu durumdan şüphe ederek rapora "her iki çocuğun da ne söylemeleri ne çizmeleri gerektiği konusunda yönlendirildikleri şüphesi uyanmıştır" şeklinde yazdığını da okudunuz mu? Okuyup araştırmaktan aciz, linç bağımlısı bazı insanlar bana inanmak zorunda değilsiniz linçlerinize küfürlerinize devam edebilirsiniz, bu raporu okuyan bir kişinin aklına bir soru işareti dahi düşürebildiysem benim için yeterli."
Babaannenin çocuklarını alma sürecinden de bahseden Akman, olayı şöyle anlattı:
"Sözde baba çocukları görmeye Finike'ye geldikten kısa süre sonra, kendi çocuklarını küçükken terk edip gitmiş olan ve yıllardır torunlarını arayıp sormayan sözde babaanne her ne hikmetse oğlumun ilk ifadesinden sonra torun hasretiyle yanıp tutuşarak ben cezaevindeyken ziyaretime gelerek "kızım baban da kaza yaptı bak, çocuklara güzel bakılmaz şimdi, müsaade et 1 ay çocuklar bende kalsın" diyerek çocukları benden istiyor. Ben de düşünüyorum ve orada belki de hayatımın hatasını yaparak evlatlarımı teslim almasına izin veriyorum sözde babaanne denen bu varlık çocukları alıyor ve geri vermiyor, 2020 yılı Nisan sonunda ben cezaevinden çıktıktan sonra çocuklarımı geri istiyorum çocuklarımı vermediği gibi telefonla dahi görüştürmüyor. Ben cezaevinde çıktıktan tam 7 gün sonra da babaanne tarafından şikayet ediliyoruz. Bana inanmak zorunda değilsiniz elbette ama rica ediyorum attığım belgeleri okuyun ve vicdanınızı dinleyin göre hareket edin, ister inanın isterseniz küfretmeye linç etmeye devam edin."
Merve Akman, tweetlerinin devamında şu ifadeleri kullandı:
Konuyu dağıtmamak adına çocuklarımın ifadesi gibi konuları ilerleyen günlerde anlatacağım, kızımın duruşma esnasında Balıkesir Adliyesi Adli Görüşme Odası'nda dinlenirken, adli görüşmecinin odadan çıktığı farklı anlarda kızımın "yalan söyledim" dediği duruşma tutanağını da paylaşacağım. Şimdi son olarak çocuklarımın "beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği" yönünde alınan adli tıp raporlarını da açıklayayım. Balıkesir'deki hastaneden "çocukların beyanlarına itibar edilebilir" şeklinde rapor geldikten sonra avukatımın talebi üzerine çocuklar aynı rapor için İstanbul Adli Tıp Kurumu'na sevk edildiler ve geçtiğimiz mart ayında raporda geldi. Bu raporda da "çocuklarda bir akıl sağlığı bulunmadığı ve beyanlarına itibar edilebileceği" yazıyor. Şimdi bunun anlamını avukatımın da duruşmada söylediklerini tekrar ederek anlatmaya çalışacağım. Biz bilmiyorsak, avukatım da yanılıyorsa lütfen bunu okuyan hukukçular bizi yalanlasın. Şayet doğruysa lütfen bunların doğru olduğunu söylemekten korkmayın. Raporlardaki "beyanlarına itibar edilebilir" cümlesinin anlamı şudur: adli tıp bu raporu alırken çocuklarda zeka geriliği gibi bir durumun olup olmadığını ya da benzer bir hastalığın olup olmadığını inceler. Böyle bir durum varsa "beyanlarına itibar edilemez" der ve çocukların beyanları hiçbir şekilde dikkate alınmaz. Bizim dosyamızdaki gibi "beyanlarına itibar edilebilir" deniliyorsa eğer bunun anlamı "bu çocukların beyanlarını dikkate alabilirsin" şeklindedir. yoksa bunun anlamı "evet çocuklar doğruyu söylüyor" şeklinde değildir. Yine bana aktarılan hukuk uygulamasına göre bizdeki gibi "beyanlarına itibar edilebilir" deniyorsa mahkeme bu beyanları elbette dikkate alır fakat diğer delillerle ve özellikler adli raporlarla çelişmiyorsa ve örtüşüyorsa beyanlar arasında tutarsızlıklar da yoksa işte o zaman çocukların söyledikleri doğru kabul edilerek cezalandırma için yeterli kabul edilir. Şimdi lütfen, attığım psikolog raporunu, adli raporları, ifadeleri hepsini okuyup bir düşünün acaba mahkemenin bizleri neden tutuklamadığını. Soruşturmada savcının da bırakın tutuklamayı adli kontrol dahi istemediğini.
Ben bu insan formundaki varlıklarda her türlü ve her yerde yüzleşmeye hazırım, sanmayın ki anlatacaklarım bitti. Bizlere bu iftirayı atanlar hem bu dünyada hem de ahirette hesabını verecekler bundan hiç şüphem yok. Son olarak belirteyim ki sosyal medyada gezen ses kaydı kesinlikle benim kızıma ait değildir ve bizim dosyamızla alakası yoktur, anladığımız kadarıyla bu ses kaydı ya Çanakkale ya da Antalya'da daha önce yaşanan bir istismar olayına aittir. Ayrıca bazı yerleri sansürlenmiş fakat içinde "Ben Ebru" yazan yazı da bizimle ilgili değildir. Bizim dosyamızda Ebru diye birisi yoktur. Bu art niyetli insanlar, okumadan araştırmadan, kendilerine sunulan bu "hazır" bilgiyi fütursuzca paylaşmaktadır. İlerleyen günlerde başka açıklamalar da yapacağım. Konuyu daha fazla uzatmamak için ifadelere ve diğer delillere değinmiyorum. İleride başkaca belgeleri de yayınlayıp bunların değerlendirmesini kamuoyunun vicdanına bırakacağım. Çocuklarımın da bu şekilde afişe olmasından etkileneceğini, örseleneceğini merak etmeyin biliyorum ancak her şeyi açık açık paylaşmaktan başka çare bırakmadılar bu linç karşısında. Attığım evraklarda sadece bazı kişilere zarar gelmemesi adına isimlerini kapattım."
Son Dakika › 3.Sayfa › Elmalı davasında sanık anne, babaanneyi suçladı: İfadeler ve çizimler ezberletilmiş - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?